Gelin duvakları gibi çiçek açıyorsa badem ağaçları
Sarı sıcak gülümsüyorsa papatyalar
Kanatları rengarenk kelebekler gibi gökyüzünü süslüyorsa uçurtmalar
Çocuk sevinçlerine karışmışsa insan yüzleri
Bil ki
Ruhunu güneşe teslim etmiş bahardır kapıdaki
Murat Bozoğlu
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı.
Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Albert Camus 'u hangi kitabıyla tanırsınız desem, hemen hemen herkes
Yabancı dan bahseder. Nedense bende yazarların en popüler eserlerinden ziyade kıyıda köşede kalmış olan, çok da öne çıkmayan eserlerine yönelirim.
Belki de kış ortasında
Yaz 'ı okumak istemem de sanırım güneşli geçen günlerin etkisinden :)
Kitabın ilk sunuş kısmında,
Yıldızlı Gece, Ayçiçekleri, Çiçek Açan Badem Ağacı gibi tabloların ressamıVincent Van Gogh‘un adını duymayan kalmamıştır belki de günümüzde. Kendi tarzı ve kullandığı renklerle kalbimizde taht kuran 1853 doğumlu ressam, ne yazık ki yaşadığı dönemde anlaşılamamış. Başka birçok sanat/edebiyat insanı gibi kıymeti öldükten sonra anlaşılmış. Hal böyle