Neslinin en saygi duyulan isimlerinden biri olan gazeteci John swinton, 1953'te new york basın kulübünde kadeh kaldırdığında, yeterince açık bir biçimde durumu şu sözlerle ifade etmiştir : "Dünya tarihinin bu zamanında Amerika'da, bağımsız yayın diye bir şey yoktur. Bunu sizde biliyorsunuz bende biliyorum. İçinizde dürüstçe düşüncelerini yazmaya cesaret edecek hiç kimse yok, eğer varsada bu kişi yazısının yayimlanmayacagini baştan bilir. Ben düşüncemi çalıştığım gazetede yazmamam için haftalık ücret alıyorum. Aramızda bazıları da benzer şeyler için benzer maaşlar alıyor ve hiçbirimiz, gerçek düşüncelerini yazip da sokaklarda başka bir iş arayacak kadar aptal değiliz. Gazete yazilarimdan birinde gerçek fikrimi yazmış olsaydım, bunun yayimlanmasindan yirmi dört saat önce işimi kaybederdim. Gazetecilerin görevi gerçeği çarpıtmak, külliyen yalan söylemek kötüye kullanmak, kara çalmak ve ekmeğini çıkarabilmek için kendi ülkesini ve ırkını satmaktir. Bunu siz de biliyorsunuz, bende biliyorum. Öyleyse bağımsız medyaya kadeh kaldırmak niye? Biz ekranların arkasındaki zengin adamların aletleriyiz. İpleri çektiklerinde dans eden kuklalariyiz. Yeteneklerimiz, imkanlarımız ve yaşamlarımiz tümden diğerlerinin mülküdür.
İnanılmaz gelebilir fakat daha 1914 yılında New York Times'ın editörü John Swinton da, medya kuruluşlarının en etkili mensuplarının gizli elit tarafından satın alındığını, bedenen ve ruhen onların hizmetinde bulunduklarını kabul etmişti. Amerikan Basın Birliği'nin bir yemeğinde konuşan Swinton şunları söylemişti: "Amerika'da bağımsız basın diye bir şey yoktur. Aranızda dürüstçe fikirlerini açıklamaya cesaret edecek bir adam bulunmuyor. New York gazetecilerinin görevi yalan söylemek, paranın önünde diz çökmek ve ülkesini, milletini günlük ekmek parası için satmaktır. Bizler sahne gerisindeki zenginlerin maşaları ve köleleriyiz. Bizler birer kuklayız. Bu adamlar iplerimizi çekiyor, biz de dans ediyoruz. Zamanımız, yeteneklerimiz, yaşamlarımız ve tüm kapasitemiz bu adamların mülkü haline gelmiş. Bizler entelektüel fahişeleriz." (Texe Marrs, Dark Majesty, Uluslararası Güç Odakları, Timaş Yayınları, 2003, s.254)
Sayfa 186
Reklam
Regas’ın Anayasa’sı
Ekim 1797’de Regas, bir ayaklanmayı ve Fransa’daki rejime benzer bir gelişmeyi hedefleyen eylemlerim, her zaman gizliliğe dikkat ederek hızlandırır; İnsan Hakları Bildirgesi'ni ve Anayasa İlkeleri'ni hazırlar ve bastırır. Bu iki metin bir arada Regâs’ın Anayasa'sı olarak bilinir. x Üç bin nüsha olarak bastırılmış olan bu
_Yıl 2002. _“Köstebek”, şeyhleri Amerika'ya hicret etmiş, yasa dışı dinci organize suç örgütü, iç ve dış tehdit fetullahçıların karanlık iç yüzlerini deşifre etmek amacıyla yazılmıştır. Şeyhleri DGM’de yargılanan bu örgütün, CIA., MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan müritleri, devletin temelini oyup zaafa
_İslam, ezilen insanların ideolojisidir. _Sihirli bir el Batı’yı dünya haritasından silse, petrol zengini halklar deve sırtında vahadan vahaya gitmekten öte ne yapabilir? _Bir lokantada yemek yerken istediğinizi seçebilirsiniz ama menünün dışına çıkamazsınız. _Kavga, operasyonun kurbanları arasındadır. _Düşüncesinin doğruluğundan şüphe eden
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.