Çizgi roman okumanın hiç bu kadar keyifli olabileceğini düşünmemiştim.
Çoğu okurunda fazla yöneldiği bir kategori değil bence, aslında daha fazla yönelmeliyiz diye de düşünüyorum şu anda. Bu kitabı kıyaslama yapabileceğim başka bir çizgi roman okumadım. Ancak bunun şimdiden çıtayı yükselttiğini düşünüyorum.
Kitabın çizimleri oldukça iyi. Özellikle karakterin tam düşüncelerine girdiğimiz anlarda, gördüğümüz kareler daha bir detaylanıyor, netlik kazanıyor. Aynı zamanda, onun hissettiği, yaşadığı, bazı durumlarda, seçilen renklerinde başarılı bir şekilde kullanıldığını düşünüyorum.
Kahramanımız, bir fotoğrafçı. Onun hayatında, muhtemelen en dipte olduğunu hissettiği, artık işinin ona zevk vermediğini düşündüğü ve çalışmak istemediği bir dönemde hikayesine ortak oluyoruz. Bir kadına bağlanma korkusu, iletişim kurmakta ki zorluğu, çeşitli olaylara karşı duruşu ve aldığı tavırlar, düşüncelerini ifade ediş şekli... her durumda okuyucuyu kendine bağlayan bir gerçekçilik söz konusu.
Acaba ben olsaydım ne yapardım, ne söylerdim diye düşüneceğiniz pek çok olayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Fikirlerinin sonucundaki çıkarımlara katılıyorsunuz, katılmıyorsunuz ya da sizin için farklı bir pencere açılıyor da olabilir.
Genel olarak; insanın içsel yolculuğu, bir kişiye bağlanma, ölümle yüzleşme, başkaldırma hatta faşizmin bile geçtiği sürükleyici, dolu dolu bir kitap. Mutlaka şans tanımalısınız.
Lisa Kleypas okumaya son sürat devam ederken bu kadının kurgularını da sevdiğimi fark ettim. Artık gözüm kapalı kitaplarını alacağım bir yazarım daha var :)
Gerçi neredeyse bütün kitapları aldım ya neyse ;)
Friday Harbor serisinin 2. kitabı Aşkın Son Yankısı, ilk kitaptan tanıdığımız Nolan kardeşlerin ortancası Sam'in ve cam sanatçısı Lucy'nin hikayesi. Cam Sanatçısı Lucy'nin aile ilişkisine, kardeşiyle diyaloglarına ve sanatını yaparken ortaya çıkardığı sihre değinen bir hikayeydi.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; erkek arkadaşı tarafından aldatılan ve erkek arkadaşının aldattığı kişi de kız kardeşi olduğunu öğrenen Lucy'nin hayatına kaldığı yerden devam ederken tanıştığı Sam ile aralarında bir çekim hissetse de bağlanma korkusu yaşayan ve kadınlarla sadece cinsellik yaşayan Sam ile bir ilişki nasıl olacak? Bu kitapta biraz da aşkın yavaş yavaş filizlenerek çoğalması, aklı, bedeni, ruhu, kalbi tamamen kaplayarak ateşini göstermesi ve mutlu sonu okumamıza neden oldu.
Bu öyküde benim okuduğum çalışma zorunluluğu olmayan bir aylağın değil;
Bir yere ait olma korkusu, alışma korkusu, alışılma korkusu, bağlanma korkusu, bağlanılma korkusu, aynılık korkusu, tekdüzelik korkusu, herkeslik korkusu ve istemediği kişilere benzeme korkusunun yaşamı idi!
Klişe bir aşk hikayesi değil. Güzel bir anlatımı var içine içine işliyor insanın. Ki emin olun nice klişelerini okudum.
İki günde bir kitap bitirmeyeli uzun zaman olmuştu.
Yazarın kalemine sağlık!
Reddedilme Korkusu
Bağlanma korkusu yaşayan ve ilişkilerinde bir netlik çizgisine ulaşamamış kişilerin etrafa karşı reddedilme korkusunun gerek yaşantısal, gerekse ailevi bağlanma türlerine dayandığını ve bu semptomları yaşayan bireylerin çocuksu ve mantıksal kısmın iyi bir otokritik yapılması gerektiğini vurgular. Bu korkuyu taşıyan bireylerin içinde, kötü deneyimler yaşayan ve dış dünyayı hala tehditsel bir varoluş olarak algılayan bir bilinçaltı yatar. Bu noktada bireyi dönüşüme sevkeden şey ise, erişkin ve mantıklı kısmın çocukla iletişime geçerek, bu zamana kadar öğrenilmiş korkuların tüm hayatımız için tehlike yaratmadığını anlamak ve cesur bir adım atmak...
Rachel Gibson sevdiğim bir yazar olmasına rağmen bu kitabı bana diğerlerine nazaran sönük ve basit geldi. Adı aşktan kareler ama açıkcası adına göre bir kitap değil. ben pek aşk göremedim okurken. son dakika bişeyler oldu seni seviyoruma döndü ama orda bile kafana nasıl dank etti de anladın sevdiğini dedim yani.
Bu tarz kitaplarda karakterler sevdiğini anlayamayabiliyor veya bağlanma korkusu oluyor vs. ama öyle olaylar yaşanıyor ki sevdiğini ve onsuz olamayacağını anlıyor ne kadar klişe bile olsa. Ben bu kitapta göremedim onu. Kitabın adını nerden esinlenerek koymuşlar onuda anlamadım.
Yani sonuç olarak çerezlik tarzın daha sönük türü benim için. akıcı kendini okutuyor ama eksiklikler var. Zaman geçirmeye okudum. ...... Natalie çok severek erken yaşta evlenir. hayali bir aile olmaktır. Uzun zaman ve uğraşlar sonucu hamile kalır. ama onu bekleyen sürpriz vardır. Kocası çalıştığı yeri dolandırıp başka bir kadınla kaçmıştır. Natalie bekar bir anne olarak eski yaşadığı yere döner.
Blake özel timde görev yapmış ama yaşadığı durumlar onu emekli olmaya zorlamıştır. Alkolden uzak durmak ve kafa dinlemek için sessiz bir kasabaya yerleşir. Artık o Natalie'nin komşusudur.
Olaylar böylece başlıyor. .
