İçeri girip koridorda kayboldu, kısacık bir an sonra elinde küçük bir kutu ile geldi. Lacivert kutu beyaz kalın bir kurdele ile süslenmişti. "Ne bu," dedi Bahar.
Parlayan gözleriyle, "Aç," dedi Ozan. "Küçücük bir şey." Bahar'ın parmakları kurdeleye dolanacak gibi oldu. Parfümden sonra bir hediye daha, dedi içinden. Sonra kendini düzeltti. Taç da vardı. O da bir hediyeydi. Yüzü mütemadiyen gülüyordu. Ama Ozan'ınki kadar güzel değildi gülüşü. Kapağı kaldırdığında yumuşak bir kumaşın orta yerinde, aklından geçen cümlenin nesneye bürünmüş halini görmek acaba uyuyor muyum hissine sebep oldu. Uyumuş kalmıştı da işin rüya kısmında mıydı? Bir taç... Hem de parlak taşlarla süslenmiş, küçük bir taç kendisine bakıyordu. Anahtarlık miydi bu? Başını kaldırıp baktı Ozan'a.
"Hoş geldin, ev arkadaşım," dedi adam. Kadehini kaldırdı. "Hoş geldin, Bahar."