Farklı dünyaların bir noktada kesiştiği masal okuyormuş hissiyatı veren anlatımındaki akıcılığıyla bir oturuluşta bitecek kitap. ( Şahsen ben başından kalkamadım) Karakterlerin hepsi bir noktada birleşiyor;dehlizlerin altındaki kimsesizler mezarlığında. Zaman Dayı,Hüsran,Deligavur Leon,Halat,Botan hepsinin hikayesi bir şekilde oraya varıyor. Zaman Dayı’nın adı neden Zaman’dı? Kimse bilmiyor. Aslında hayat ona baştan sona hayaldi. Karacaların dilini bildiğine inanması,göklerde uçan kuşlarla,denizlerde yüzen balıklarla konuşması,ormanda ağaçların sesini dinlemesi,sürüngenlerin tıslamalarına kulak kabartması,koynunda cırcırböcekleri beslemesi ve denizde ölmek üzere olan kırmızı kuyruklu bir denizkızı bulması... Zaman Dayı’nın hayatı baştan sona bir hayal karnavalı.
Yazar ayrıca olay örgüsünde anlatılan kavramları bir sözlük havasında sayfalara yerleştirmiş ve öyle güzel betimlemeler yapmış ki beğenmemek elde değil. Kitabın kapağını kapattığımda keşke çok daha uzun olsaydı da daha çok okuyabilseydim dedim. Kırmızı Zaman herkese tavsiye edebileceğim bir eser oldu. Okumayanlar en yakın zamanda okusun derim. :)