Tanpınar & Hikâyeler
Tanpınar’ın tüm öykülerinin toplantığı bir eser. Bir kuyumcu titizliğiyle satır satır işliyor öykülerini. Bu arada öykü diyorum ama bazıları roman olacakken öyküye evrilmis gibi.
Tanpınar inanılmaz detaycı bir adam,hiç acele etmeden sakin sakin anlatır. Gördükleri karşısında adeta zaman ve nesneler duruyor kısacık "an"lar bile onun
"Kaç kilo kavun istiyorsun? Diye sordu manav bana
Sordum: Gönül hoşluğunun gramı kaça?"
(Suyun Ayak Sesi)
Gönül hoşluğunu hem dizeleriyle hem de çizimleriyle sonuna kadar yaşatan güzel insan, Sohrâp Sepehri.
"Yaşam böceğin gözünde ağacın boyutudur."
Biz böceklere böyle güzel dizeleri bırakmış olması büyük mutluluk
Yenilikler peşinde olan yalnızlara...
>Fakir Bayburt ~Eşekli Kütüphaneci
>Nasılki baharın gelişini doğadaki canlılıkta, hareketlilik, cıvıl cıvıllıkta görüyorsak içimize baharın gelişini, değişimini okumakla anlayabiliriz. Sırf bu baharı yaşatmak için çorak yerlere, susuz yerlere binbir türlü zorluklarla başarmaya çalışan Mustafa Güzelgöz'ün kitap sevdasını ve okutma sevdasına şahit oluyoruz. Kitabı okurken güzel şeylerin önünde elbet engel olur diyoruz, mesele o engellere rağmen çiçek açan, durmayan baharda
>Her yaştan okurun rahatlıkla okuyabileceği sadelikte bir kitaptır. Keyifli okumalar dilerim.
Zülfü Livaneli'nin 1991'de yayınlanan Orta Zekalılar Cenneti ve 2010 yılında yayınlanan Sanat Uzun,Hayat Kısa isimli yazılarından derlenerek kısa kısa denemelerden oluşturulmuş, günümüz Türkiyesini de gözler önüne seren bir kitap kendisi..Romandan ziyade deneme,araştırma,inceleme yazılarını okumayı daha çok sevdiğim için bu kitap epey hitap
Merhaba arkadaşlar. Size yeni bir yazar ve yeni bir kitap ile geldim. Kitap bana bir çok şey hissettirdi beni en çok üzen ise Asil’in ailesi tarafından görmek istediği sevgiydi. Aile içi iletişim o kadar düşüktüki çok üzüldüm. Hırsın ve kibrin insanın gözünü nasıl boyadığını itibarınızı size geri kazandırmak yerine bunu nasıl kendi elinizle yok
Son diye nitelendirdiğimizin aslında yeni bir başlangıç olduğunu unutuyoruz çoğu zaman...
Bir kasaba hikayesi; şimdiki zaman ile geçmiş arasında yolculuk yaptıran bir kurgu. Geçmişin dostluk hikayesi ile şimdinin kopuk yaşanan hayatları. Asi , kıran ve içten içe kırılgan gençleri...
Baharın peşinde anneleri çocukluk arkadaşı olan 17 ,18 yaşlarında Chase ve Lilah' ın iki yıl öncesinde kötü bir olay sonucunda annelerini kaybetmeleri ve bu durumun psikolojileri üzerindeki olumsuz yansımaları anlatıyor.
Annelerinin ölümünden sonra birbirlerinden uzak kalmayı tercih etmişlerdi. Taki Lilah kasabaya geri dönmek zorunda kalana kadar. Chase , alkolik babasından dolayı bir müddet onların evinde kalmak zorundadır.
Bu çocukluk dostlukları ne olmuştu da bozulmuştu? Lilah'ı böylesine değiştiren şey neydi? Anne sevgisi tatmadan büyüyen birde buna ek olarak kasaba halkının annesi hakkındaki olumsuz eleştirileri onu daha çok sevgisiz ve hırçın birine çevirmişti.
Kasabaya döndükten sonra , annesinin eline geçen kitabıyla bir çok bilinmezlik çözülmüştü.
Annesinin sevgisi diğer annelerin kinden farklıydı ama hayatın kendisi de böyleydi zaten.
Hepimizin hayattan büyük beklentileri vardır,çünkü kendimizi evrenin merkezinde sanıyoruz ama aslında evrenin varlığımız dan haberi bile yoktur.
Lilah ve Chase yeniden hayata bağlanmış, baharın peşinde, baharın gelmesini bekliyorlardı.
Sonunda bahar, eski bir kitabın sayfalarında çiçek açmıştı...
