Aristo şöyle der:
Devlet başkanının en iyisi, çevresi leşle dolu olan akbabaya benzer; çevresinde akbaba bulunan leşe değil.
*
Onun, çevresinin durumundan haberdar olması ve çevresindekilerin ise ondan habersiz olmaları gerekir.
Her kimin kim hemdemi gül yüzlü bir cânan olur
Hânesi cennet gibi dâim bahâristan olur
(Her kim ki gül yüzlü bir segiliyle oturup kalkar; evi cennet misali bir bahar yurdu olur.)
Eger an Tōrk-i Şîrâzî bedest âred dil-i mâ râ
Behâl-i Hindûyeş bahşem Semerkand u Buhârâ.
Hafıza atfedilen bu şiirin Türkçesi şöyle tercüme edilebilinir: Eğer o Şirazlı Türk gönlümün isteğini kabul ederse/ Onun tek kara benine Semerkantı ve Buharayı bağışlarım". İtiraz edip hayır oradaki Tōrk (Türk) bir etnisite değil, güzel kelimesinin
Ey yiğit! İnsanlık iki şeydir. Bana kulak ver de sana doğrusunu söyleyeyim.
Birincisi, her an yüzlerce eksiklik ve kusur görsen de arkadaşlarını affetmendir.
İkincisi, özür dilemeyi gerektirecek bir işi, hiçbir zaman yapmamandır.
Bugün seyr-i çemende serv-kadd bir gonce-fem gördüm
Ruh-ı hamrâsı hem gül-deste-i bağ-ı irem gördüm
Ser-i çeșminde hâl-i dil-siyâhın ol perî-rûyun
Miyân-ı nûn-ı hüsne nokta-i kilk-i elem gördüm
Bahâristân-ı 'aşka lâlehâ-yı reng-efzâdur
Dime sînemde ey meh-pâre dâğ-ı derd ü gam gördüm
Yine bir șûh-ı șîrîn-kâma dil virmek mukarrerdür
Bu șeb rü'yâda dest-i șûhda bir kâse sem gördüm
Murâdumca yine devr itdi çerh-i vâj-gûn ey dil
Bilinsün sâye-i lutfinda gerdûnun ne dem gördüm
N'ola ben bülbül olsam gülşen-i vasfinda ey Hayri
Ser-i șâh-ı sehâda gonce-i bâğ-ı himem gördüm
Mefâîlün mefâîlün mefâilün mefâîlün