Yiğitliğin iki şartı vardır. Bana iyi kulak ver, doğrusunu dinle.
Birincisi, her dakika yüzlerce eksiğini gördüğün arkadaşlarının suçlarını bağışlamaktır.
İkincisi, sonradan pişman olacağın, özür dilemek zorunda kalacağın bir işi yapmamaktır…
Aristo şöyle der:
Devlet başkanının en iyisi, çevresi leşle dolu olan akbabaya benzer; çevresinde akbaba bulunan leşe değil.
*
Onun, çevresinin durumundan haberdar olması ve çevresindekilerin ise ondan habersiz olmaları gerekir.
Her kimin kim hemdemi gül yüzlü bir cânan olur
Hânesi cennet gibi dâim bahâristan olur
(Her kim ki gül yüzlü bir segiliyle oturup kalkar; evi cennet misali bir bahar yurdu olur.)
Eger an Tōrk-i Şîrâzî bedest âred dil-i mâ râ
Behâl-i Hindûyeş bahşem Semerkand u Buhârâ.
Hafıza atfedilen bu şiirin Türkçesi şöyle tercüme edilebilinir: Eğer o Şirazlı Türk gönlümün isteğini kabul ederse/ Onun tek kara benine Semerkantı ve Buharayı bağışlarım". İtiraz edip hayır oradaki Tōrk (Türk) bir etnisite değil, güzel kelimesinin
Ey yiğit! İnsanlık iki şeydir. Bana kulak ver de sana doğrusunu söyleyeyim.
Birincisi, her an yüzlerce eksiklik ve kusur görsen de arkadaşlarını affetmendir.
İkincisi, özür dilemeyi gerektirecek bir işi, hiçbir zaman yapmamandır.