Sen dalı budağı bırak da asıl ve kök için ağla. Aslı düşünerek üzüntü duymaya bak! İnle, feryat et ki, o dal ve budağın filizlendiğini, ayağına serpildiğini göresin. Bütün büyüklenmeler, ululuklar, başkanlıklar, her fende başta gelen üstatlar, senin önünde başlarını yere koysunlar. Sen onlara hiç dönüp bakma! O zaman, onları yanından kovsan bile artık gitmezler. Ama sen bu dallara budaklara yapışırsan, aslı ve kökü elden kaçırırsın. Dallardan da bir şey elde edemezsin.
Artık yolun kenarında yürüyorum
Varsın saçlarım dağılsın
Onları rüzgara emanet ediyorum
Varsın konuşsun onlar
Ben hiç sevilmeyen siyahı seviyorum
Bak elimde şemsiye
Ben ıslanmayı seçiyorum
Şiirler söylenir, şiirler biter
Biz bu sevdayı neresine sakladıkdı sen ona bak da
Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.