Elde Kur'an gibi bir mu'cize-i bâki varken
Başka bürhan aramak aklıma zâid görünür.
Elde Kur'an gibi bir bürhan-ı hakikat varken
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?
Abdülhak Hamit Bey, bir saltanatın şairi, eserleri Dolmabahçe Sarayı gibi bir şey. Süs,
yaldız ve lisan azameti…… Osmanlı lisanının tasarrufunda eserler…… Osmanlı lisanı ile
bakî veya onunla ifna olacak eserler. Bu eserler öztürkçeleştirildiği gün buhar gibi yok
oluverir.
Zira Abdülhak Hamid, bir Şeyh Galib olmadığı gibi, bir Yunus Emre de hiç değil, hattâ bir
Yahya Kemal de değil.
Abdülhak Hamid Bey’in eserleri Osmanlıca yaşadığı kadar ancak yaşayacaklardır. Halbuki, Osmanlıcayı yok etmek isteyen Dil Kurultayının, Dolmabahçe toplantılarına, Abdülhak Hamid Bey ne büyük bir zevkle giderdi.
Ve orada, kurultayda, kendi lisanı olan ve bütün şöhretini borçlu olduğu Osmanlıcayı, tek bir defa bile müdafaa etmiş değildir