Artık dört elementten oluşan bir varlıktı insan.Toprak,su,ateş ve hava.
"İnsan vücudunun yaşam kazanması için," diye devam etti hekim, "Allah ona bir ruh üfledi.Bu ruhun kaynağı ilahi olduğu için de vücuttaki dört element ahenkli bir biçim kazanarak bütünleşti.Bu ahenkte meydana gelebilecek bir bozulma durumunda dört element yeniden ayrılır, ruh bedeni terkeder ve kaynağına, yani bizahiti Allah'a döner.
"Bu elementlerin fonksiyonlarını kaybetmeleri doğal ve gizemli dediğimiz iki şekilde meydana gelir.Doğal fonksiyon kaybı dört farklı ölüm biçimine neden olur.Eğer vücut bir yaralanma neticesinde kan kaybederse su elementi azalmış olur ve sonuç ölümdür.Eğer birinin boğazını sıkarsak ya da bir şekilde nefes almasına mani olursak bu durumda onu hava elementinden mahrum etmiş oluruz.Kişi boğularak can verir.Eğer donarsa ateş elementinden mahrum kaldığı için ölür.Eğer vücudu bir şeye çarparak parçalanırsa da toprak elementi dağılmış olur.Bu durumda da ölüm kaçınılmazdır.
Ancak bir yazar bir insanin psikolojisini bu kadar derinden anlatabilirdi. Peyami Safa'nın övgülere layık muhteşem bir eseri 9.Hariciye Koğuşu...
Kitabi okurken bas kahramanımızın basından gecen tüm olayları onun iç sesiyle kendimiz yaşıyormuşcasına hissediyoruz. Hasta olmayan bir insan hastaları anlayamaz sözü en iyi bu eserde anlaşılır. Bas kahramanımızın hastalığından dolayı korkusu, içe kapanıklığı, endişesi ve ayni zamanda Nüzhet'e duyduğu ask ve tüm bu çıkmazlar eserde harika bir üslup ve dille anlatılmış.
Hastane odasına girdikten sonra hislerin değişmesi, dört duvarın insani nasıl düşüncelere sürüklediği, çığlıklar, diğer hastalar, hastanenin kendine ait kokusu... Tüm bunlar bu eserde insani derinden etkileyen olaylar vesilesi.
Kitabı 1 günde soluksuz bicimde bitirdim. Eğer zamanınız var ise bir an önce okumanızı bir dost olarak tavsiye ederim :)
Kitaba ilk başladığımda okurken oldukça sıkıldım fakat daha sonra olaylar beni içine çekti, kitabi elimden bırakamaz hale geldim ve bir solukta okudum. E.M.Forster'in muhteşem bir eseri olan Hindistan'a Bir Geçit 19-20.yy' da bir arada yasamaya çalışan İngiliz ve Hintlileri konu ediniyor. Müslümanlık-Hinduizm-Ateizm gibi ideoloji ve dinleri, insan ilişkilerini ve o zamanki gelenek görenekleri bize çok iyi bir bicimde anlatmış yazar.
Kim olursak olalım başka milletlerle yasamanın hem mümkün olduğunu hem de imkansız olduğunu göstermiş bizlere aslında. İngiltere sömürgesi altında Hindistan Doğu'dan kopamamış ve onlara esir düşmemiştir. Bir Hintli ile bir İngilizin aynı coğrafyadaki yasam hikayesi aslında.
E.M.Forster modernist bakış acısıyla olayları ele almıştır. Kendisi de liberalist özelliklere sahip olduğu için karakterlerden bazılarına bunları aktarmıştır. Ona göre sanat insanın ve nesnelerin dünyasının ötesine ulaşabilir ama asla o dünyayı geride bırakamaz, içinde anlamlar ve bağlamlar anlaması gerekir.
O bu kitabında bize bir mesaj verir ama anlayabilene. "...tüm farklılıklarımıza rağmen hepimiz tekiz." Hikayede yalnızca İngiltere ve Hindistan arasındaki zıtlık konu edinilmemiştir çünkü Hindistan da kendi içinde ayrı olarak bölünmüştür. Asıl Hindistan'ın karsısındaki zorluk,sahipsiz evrenin karsısındaki zorluktur.