uykusuz düşlerinin başını bekler manzara
görüldüğünü bilmeden
kendini yaşar
her şeyden bağımsız manzara var mıdır?
ya da başka türlü söylersek:
gözlerden bağımsız manzara var mıdır?
bütün manzaralar kederden yapılmıştır, diyor herkesin içinde ikinci bir ses olan sakin yara çünkü güzelliğin ön şartı kayıtsızlıktır
kendini seyreden bir ayna gibi
manzara görür mü kendini,
yoksa bizlerin gözünde mi seyreder?
görüldüğünü bilmeyen bir rüya gibi
kendinden ve söylediklerinden habersiz
zamanla gözlerimizden geçip gider
belki de, yalnızca ölümlü olmanın bilgisidir manzara
şiirle felsefe arasında
karşılıksız bir aşk gibi durur
kimse bakmazken
ya da bakıştıkça...
https://1000kitap.com/kilit.anahtar.kapi üçlemesinin ikinci kitabını da bitirmiş bulunmaktayım.Önce bir #kilit bulmuştuk şimdi de bir #anahtar bulduk.Geriye kapıyı açmak kaldı.Bakalım o kapı nereye açılacak. #serikitaplar ın birbirine bağlı kurgusuna bayılıyorum.Canları bir şekilde yanmış farklı karakterlerimiz vardı ilk kitapta ve bu karakterler kötülere karşı
Aşk uzun uzadıya anlatılacak bir şey değildir. Aşk adı gibi kısacıktır. Görür görmez olur aşk. Konuştukça, bakıştıkça harlanır, alevlenir. İnsan aşığına dokununca kimbilir neler olur?
Yaşamın güzelliği bu : aynaya baktığımda ki “ben” ile konuşmak. Tıkanmış gözenekler, uzamış ve çukurlaşmış çizgiler. Gerginliğini yavaşça kaybetmeye başlamış göz kapakları… Gördüğü her an da biraz daha gerilmiş ve salmış kendini. Tıpkı sara nöbeti geçiren taş gibi bir bedenin sonrasında kendini salması gibi. Acının, kaygının, sinirin ,dramın,
bakışları kök salıyor
baktıkça
bana
yok sandığına
bakışma,
aşkın da, tenin de
ilk lisanı, ruhun araladığı kapı
cisim
çoğalır bakıştıkça
bir söz: insan gözdür, gerisi ceset
kainat aklıma karışır
kor ile kör arasında
baktığımda bir, bakmadığımda.