"Yorgunluktan ve kan kaybından zayıf düşen Carrouges siperliğini gevşetti ve karısına bakmak üzere döndü.Korkuluklara tutunan Marguerite gözyaşlarını sildi.Sessizce izleyen kalabalığın önünde karı koca birbirlerine uzun uzun baktılar.Bakıştıkça güç kazanıyor gibiydiler."
Burası dünyadır. Burası tiyatro. Dünyadaki tiyatro ile tiyatrodaki dünya, âlemlerin bilgisiyle bakışır.
Bakıştıkça eskir dünya. Bakıştıkça eskir tiyatro.
Hayat eskir. Hayat her şeyi eskitir.
bakışları kök salıyor
baktıkça
bana
yok sandığına
bakışma,
aşkın da, tenin de
ilk lisanı, ruhun araladığı kapı
cisim
çoğalır bakıştıkça
bir söz: insan gözdür, gerisi ceset
kainat aklıma karışır
kor ile kör arasında
baktığımda bir, bakmadığımda.
Yaşamın güzelliği bu : aynaya baktığımda ki “ben” ile konuşmak. Tıkanmış gözenekler, uzamış ve çukurlaşmış çizgiler. Gerginliğini yavaşça kaybetmeye başlamış göz kapakları… Gördüğü her an da biraz daha gerilmiş ve salmış kendini. Tıpkı sara nöbeti geçiren taş gibi bir bedenin sonrasında kendini salması gibi. Acının, kaygının, sinirin ,dramın,
Aşk uzun uzadıya anlatılacak bir şey değildir. Aşk adı gibi kısacıktır. Görür görmez olur aşk. Konuştukça, bakıştıkça harlanır, alevlenir. İnsan aşığına dokununca kimbilir neler olur?
https://1000kitap.com/kilit.anahtar.kapi üçlemesinin ikinci kitabını da bitirmiş bulunmaktayım.Önce bir #kilit bulmuştuk şimdi de bir #anahtar bulduk.Geriye kapıyı açmak kaldı.Bakalım o kapı nereye açılacak. #serikitaplar ın birbirine bağlı kurgusuna bayılıyorum.Canları bir şekilde yanmış farklı karakterlerimiz vardı ilk kitapta ve bu karakterler kötülere karşı