"Okumayı bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz, bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demektir. Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil. İşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır…"
Var mı dünyada günah işlemeyen, söyle; Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle . Ömer Hayyam I Kimi zaman, ağır ve iç karartıcı bir günün ardından inen Semerkant akşamında, işsiz güçsüz takımı baharat çarşısının yakınındaki çifte meyhane çıkmazında volta atmaya gelirdi. Amaçları güzel kokulu Soğd şarabının tadına bakmak değil, geleni gideni kollayıp çakırkeyif olmuş bir içkiciyi yakaladıkla­rında tepesine çullanmaktı. Kurban, toz toprağın içinde sürük­lenir, yemediği küfür kalmaz ve baştan çıkarıcı şarabın yüzün­deki yalazlanmasını sonsuza dek hatırlatacak cehennem ateşle­rinde yanması için beddualar edilirdi. Rubaiyat yazması, 1072′nin yaz aylarında yaşanan böyle bir olayın sonucunda doğacaktı. O sırada Ömer Hayyam yirmi dört yaşındaydı, Semerkant’a geleli çok olmamıştı.
Reklam
Ben, Lou Clark, dünyanın öbür ucuna doğru gidiyordum. Ama bunu algılayamıyordum. Gözüm Will'den başka hiçbir şey görmüyordu. Kız kardeşimin, Thomas'ı ilk doğurduğunda hissettiği gibi hissediyordum. Yeni doğan bebeğine bakarken, "Bir borunun içinden bakmak gibi bir şey bu," demişti. "Dünya sadece ben ve ondan ibaret."
... O kadar basit ki aslında hayat denilen havuz problemi. Havuzu dolduran muslukla, boşaltan arasındaki dengeyi tutturman için önce taşmasını beklemek gerek diyor, belki de... Baslarda kontrolsüz umursamazlıkla sonuna kadar açtığın dolum vanasının hızına, ne zamanki küçük gider deliğinin yetişmediğini anlıyorsun o vakit aklin başına geliyor. Denge, seviye sana bağlı tabii ki. Aklini başına devşirmeye başladığında, elinin ayarı da yerine geliyor belkide. Ama simdi havuzun neden taştığına bakmak lazım. Bundan sonraki ayarı tutturmak için bugüne kadar önce doldurduğun miktarı gözden geçirmen lazım.
Sayfa 184
"Haydi, deniz kenarına bir yere gidip dolaşalım... Bugün canım insan yüzü görmek istemiyor; geniş, uçsuz bucaksız bir şeye... ve sana bakmak istiyorum!"
Ama ona sorulursa yaptığı, vakti olursa yapmak istediği şey, geçmişte yaşamaktan ziyade geçmişi açıp iyice bir bakmak.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.