Ekim Ayı Hikaye Etkinliği İçin Yazılmıştır Martı Yaşamı Ekim ayının ilk haftası. Sıska bacakları üzerinde iri gövdeli bir martı; martı sürünün dış çeperinde heyecansız sakin bir bekleyişi var, doğanın güçlü enstrümanı olan kuzey rüzgarı gürlüyor. Dün akşam yağmasaydı kuşkusuz kumsal toz bulutu yağardı. Oysa yağan yağmurun etkisi sonucu uzaktan bakınca ıslak kumsalın yüzeyi toprak hissi uyandırıyor. Yumuşak toprakta gezginlerin ayak izleri donmuş kalmış adeta. Gün ortası güneş yok, giderek laciverte dönüşen kapalı maviye batmış kurşuni yağmur bulutları yerküreye yakın hareketsiz. Denizin bulanık bir rengi var dalgalarının ucu çalkalanarak köpürerek kıyıyı dolduruyor. Dış çeperdeki martıyı alçak zeminden yoklayan uğultulu rüzgâr ona karışan denizin ezgileri, belirsizleşmiş ufuk çizgisinde ufak tefek suskun balıkçı tekneleri göze çarpıyor. Az ötede kumsalda tek tük yürüyen insanlar yarı karaltı içinde güçlükle fark edilebiliyor, havalanan martılar, inişe geçen martılar onların çevresinde dönen çirkin ötüşlü ala kargalar. Martılar bir aradayken mutlu gözüküyorlar, Martı Jonathan değilse hiçbir martı *‘’Bizi sınırlayan her şeyi bir tarafa atmalıyız.’’ diyemezdi, tabii. Bir martı içinde bulunduğu toplamın dönüşüm geçirmesi gerektiği fikrine sahip olamazdı. Bunu bir tek insanlar yapabilirdi. * ‘’Bizi sınırlayan her şeyi bir tarafa atmalıyız.’’ Richard Bach, 'Martı Jonathan Livingston' adlı kitaptan.
Hafta içi bir gün, kasaba tenha, kuytusu, gölgesi bol çay bahçelerinden birinde oturuyorum. Densiz bir kedi sürtününce bacaklarıma irkiliyorum, dalmışım. En son çöp tepesinin yanında açan pembe güle hayret ediyordum, güzel ve çirkin nasılda yan yana duruyor diye geçiriyordum içimden. Gül bu durumdan memnun mu acaba? Pancar motorun sesi yarları dövüyor. Bir balıkçı, bir ahşap ekmek teknesi, sakız gibi bembeyaz. Adı vardır da okuyamıyorum şimdi. Hoş balıkçının kim olduğunu da seçemedim Çapara çıktı besbelli. Gün kavuşurken lacivert sırtlı istavritleri rengârenk leğenlerin içinde satacaklar canlı canlı. İstavritin kaderi bu, ne yapsın? Maviliğin içinde hiç akla gelmedik bir zamanda, ya martı, ya kaz tüyüne aldanacak, salkım salkım çıkacaklar yukarıya, yüzü gülecek elleri nasırlı balıkçının. “ Üç kuruş” demeyecek, “ çok şükür” diyecek, çünkü öyle öğrendi atasından. Elleri, kolları dolu gidecek eve, suyu bol tas kebabı pişirecek yenge, yanına pilav, bayram edecek çocukların midesi. Güzel günler düşleyecek balıkçı, büyüğü okumuş doktor olmuş. Küçüğü mühendis. Mecburiyetten değil, zenginler gibi keyfine çıkacak o zaman balığa, gün doğmadan kalkmasına da gerek yok. Uyansa da fırlamayacak hemen yataktan, uzun uzun gerinecek, paşa gönlü ne zaman isterse o zaman atacak yorganı üzerinden. İnsanın karnı doyacak ki hayalleri olsun.
Reklam
Bir Hikayenin Sonu
Hikâye tamamlama etkinliğinde, farklı arkadaşlarımızın oluşturduğu eserin final sahnesini yazmak bana nasip oldu. #25030370 Bağımsız bir hikâye gibi de okuyabilirsiniz. Bu arada, burada yazanların gerçek kişi ve olaylarla hiç bir ilgisi yoktur; tamamen hayal ürünüdür. ******** Evden çıkmadan önce
Saman Sarısı: Nazım Hikmet Ran
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Okudugum Kitaplar Ocak 2020 1- Bir Cokusun Oykusu- Stefan zweig 2- Kucuk Prens- Antoine de Saint (C) 3- Satranc- Stefan zweig - [x] 4-Bilinmeyen bir kadinin mektubu- Zweig 5- Fareler ve insanlar- Steinbeck
2021 yılı okuduğum kitap listesi
1. Turgut Özakman - Cumhuriyet 1 440 sayfa 2. Turgut Özakman - Cumhuriyet 2 848 sayfa 3. Victor Hugo - Sefiller 353 sayfa 4. Charles Dickens - David Copperfield 611 sayfa 5. H.G.Wells - Zaman Makinesi 160 sayfa 6. Anne Tyler - Mavi Makada 376 sayfa 7. Sinan Canan - İfa 1 184 sayfa 8. Sinan Canan - İfa 2 192 sayfa 9. Sinan Canan - İfa
Reklam
Martı Jonathan Livingston
“Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!"...Martı Jonathan Livingston...🍃🕊️
‘Yine de... bu dünyada sadece kış kesindir. Bunu babama Ned Stark söylemişti, tam olarak bu salonda.” “Ned Stark buraya mı geldi?” “Robert’ın Ayaklanması’nın şafağında. Deli Kral, Stark’ın kafası için Kartal Yuvası’na adamlar gönderdi ama Jon Arryn adamlara karşı koydu ve onları geri yolladı. Fakat Martı Kasabası tahta sadık kaldı. Stark, eve
youtu.be/GXkIiZXi17g 🎶 Tarihi Asansör'de boş bir köşe bulamadığım bilmem kaçıncı vakitte fotoğraf çekmekten manzarayı kaçıranları es geçip Dario Moreno sokağına kaçmak gibi .Sokağın turuncu ışıkları, tütsülenmiş kahve kokusu ve doğal taşları arasında uzanan bir köpeği sevmek gibi .Onu da peşine takıp herhangi bir aracın altında kalmadan sahile geçmek gibi. İskeleyi, aşıklar tepesini, dolup boşalan vapurları, tuz kokusuyla karışık sigara dumanını , rengi kaçmış iskemleleri, çiğdem çöplerini, balıkçı oltalarını, gevrek tezgahlarını, ıslak kayalıkları, martı seslerini ,kumru kokularını ardında bırakıp kordon boyundan Alsancak'a uzandığında bir yaz akşamı yüzünü okşayan imbat esintisiyle birlikte oturup denizi seyretmek gibi. İşte öyle bir şarkı ...
Saman Sarısı
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.