"Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir."
-Balzac
Mart ve Nisan ayında dinlediklerim:
1. Jose Mauro de Vaskonselos - Şəkər portağalı (öz dilimizdə təkrar)
2. Yasemin Özek - Angeliki ve Mehmet (roman)
3. J.R.R.Tolkien - Yüzüklerin efendisi 1: Yüzük kardeşliği (epik fantastik) - tekrar
4. Tuğba Doğan - Nefaset lokantası (roman
5. Saygın Ersin - Yedi kartal efsanesi 3: Ateş ve bedel (fantastik)
6. Neil de Grasse Tyson - Acelesi olanlar için Astrofizik (kurgu dışı)
7. Halide Edip Adıvar - Sinekli bakkal (roman)
8. Tuna Kiremitçi - Mezun cinayetleri (polisiye)
9. Agatha Cristie - Ölümle randevu (polisiye)
10. Salam Qədirzadə - Kəndimizdə bir gözəl var (roman)
11. Agatha Cristie - Poirot’un ilk davaları (polisiye)
12. Honore de Balzac - Tuhaf öyküler (hikaye)
13. Cəfər Cabbarlı - Aslan və Fərhad (hekayə)
14. Cəfər Cabbarlı - Gülzar (hekayə)
15. Sarah J.Maas - Cam şato (fantastik)
16. Yasemin Özek - Angeliki ile Mehmet 2: Bu böyle yarım kalmayacak (roman)
17. Maral Atmaca - Medusa’nın ölü kunları 1 (fantastik)
18. Mert Arık - Ayvayı yedik müzesi (çocuk)
“Geleceği merak etme,nasıl olsa gelecek. Ama geçecek olanı iyi düşün,çünkü aklından silinmeyecek.”
Balzac
Bugünkü modern kapitalist toplumun bütün zenginliği, ilkel sermaye ile birikim sermayesinin hem köle ve sömürge emeği üzerinden hem de işçilerin- kapsamlı bir kavram olmakla birlikte- artı emeğinden elde edilen gelire dayanır. Üst sınıflara tırmanma çabası, zengin olmak için türlü yollara başvuran, maaş alan beyaz yakalılar vb gibi tüm hiyerarşik sınıf klikleri, ilksel sermayenin köle emeğiyle gelişip bugüne kadar gelmiştir. Özcesi, tüm uygarlık köle emeğinin ekmeğini sömürerek bugüne kadar gelmiştir.
Zengin olmayı “ahlaki” bir zemine dayandırmak, tastamam tarihten bihaber olmaktır. İngiltere’de ortaya çıkıp gelişen burjuva-buharlı makine çağının zenginliği ilkel birikim sermayesine dayanmakla birlikte, çocuk ve kadın işçilerin 16 saat çalıştırılıp köle gibi pazarlanmasıyla büyümüştür. Büyük bir servetin arkasında daima büyük bir hırsızlık yatar, demişti Balzac. Uygarlık, hırsızlık, sömürü ve katliam çağıdır öte taraftan. Gelişim denilen şey, mezarlarda yatan ezilmiş sınıf ve toplulukların, kölelerin emeği üzerinde gelişmiştir. Nietzsche, Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe adlı metninde, Antik Yunan toplumunun zenginliğini- Apolloncu zenginliğini- köle emeğine dayandırır. Ne var ki o da bir sınıfın çıkarını gözeterek köleliği zorunlu bir uğrak olarak görür. Çünkü karşılığında sanat ve zengin bir kültür oluşturmuştur. Nietzsche de yalnızca bir filozof değildi, yukarıda ifade ettiğim sömürüyü gayet meşru ve yüce gayeler için eşsiz bulmuştur.
Bugünkü yasalar, büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerinse takılıp kaldığı örümcek ağları gibidir.
Balzac
Dost için sırtımı köprü yapmaya hazırım ben!
Yeter ki temiz kalpleri taşıyan ayaklar geçsin üzerimden.
Balzac
İçinde bir şey bulunmayacak kadar kötü bir kitap yoktur.
-Balzac
"Aslında hayatın en güzel anı; her şeyden vazgeçtiğinde, seni hayata bağlayan birinin olduğunu düşündüğün andır." 💫
| Balzac |
"Mutsuzluk aniden gelmez, onu hazırlayan nedenler vardır." diyor Balzac. Kimse bir günde şimdiki olduğu insan olmaz.
Honore de Balzac
Bütün mutsuzluklar kardeştir; Aynı dili konuşurlar.
Honore De Balzac
Honore de Balzac