Böyle değerli bir kitabın incelemesi önce nereye yazılır diye düşünüyorum fakat cevap basit önce gönle yazılmalı daha doğrusu önce gönül anlamalı bu kitabı sonra belki kaleme, deftere sıra gelir. Sahi ya kalem mi kullansam birkaç satır yazarken, yok olmaz. Neden? Aylardır kalem, kağıt almamışım elime. Aslında var ama başka başka sebeplerden
———————————————————
ELEKTRONİK KİTAPLAR DİZİSİ - 3
———————————————————
Şeker Portakalı, popülerliğinden dolayı sürekli okumayı ertelediğim, felsefi veya düşünsel bir ağırlığı olmayan, fakat duygusal ağırlığın had safhada olduğu bir kitaptır.. Bu yüzden düşünsel veya felsefik bir ağırlık bekleyen okurların bu beklentilerini bu kitaba karşı
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Beyoğlu şubesine 1963 yılının Aralık ayında giriyorum ve 31 Mart 1965'te istifamı vererek özgürlüğüme kavuşuyorum, on üç yıl bankacılık yaptıktan sonra.
Bazı zamanlar takılıp düşüyorum, canım acıyor, kimseler ile paylaşamıyorum. Demek istediklerimi ben susayım onlar anlasın istiyorum. Acaba öyle mi avutuyorum kendimi ? Düştüğüm yerden kaldırılmak , duymak istediklerimi değil de hissedebildiklerimi hissettiren kimseler ile olmak istiyorum.
İşte tam da bu anlara takıldığım bir zamanda postacı