Fraktal geometrinin cazibesine kapılan bilim adamları, bu yeni matematiğin estetiği ile içinde yaşadığımız yüzyılın ikinci yarısında sanatta meydana gelen değişmeler arasında heyecan verici bir paralellik bulunduğunu sık sık hissetmişlerdir. İçlerinde duydukları coşkunun kaynağını çevrelerinde bulunan kültürden aldığını düşünmüşlerdir.
Sayfa 138
Arayan bulamaz,aramayan bulunur...
- Şaka ediyormuşum! Dün de dedenin yanında iken şaka ettiğimi söylediler. Bak yavrum, on sekizinci yüzyılda bir günahkar vardı: Şöyle bir laf ortaya attı: "Eğer Tanrı olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi" dedi. Garip olanı, insanda hayranlık uyandıran, Tanrının gerçekten varolması değildir. Asıl hayranlık uyandıran şey, insan gibi acımak
Reklam
Mimarın Eğitimi
▪︎"SaDəCə ŞəKiL çƏkİrSiZ" deyənlər utanarmı? Sanmam.▪︎ 1. Mimarın uzmanlığı ,çok çeşitli bilim ve sanat dalının öğrenimiyle zenginleşmiş bir bilgiyi kapsar. Bu bilgi sayesinde, tüm diğer sanatların yaratımları hakkında söz elde edilir. Bu söyleme yetkisi bilgi hem pratike hem belirli bir teoriye dayanır. Pratik,  belirli bir tasarıya
"Sayın rahip, Yuşa'nın* güneşi durdurduğuna ya da durdurmadığına inanır mısınız?" ... "Değindiğiniz Yuşa'nın Kitabı'ndaki yorum gerçektir; hem kelimesi kelimesine doğru, hem de manevidir. Sizden önce, bir sürü inançsız ona toslayıp sersemlemiştir. Hiç çekinmeden size şöyle diyebilirim: Doğru, bu mucizenin yorumlanması konusunda iki
103 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 20 hours
İNSANOĞLU, MICROMÉGAS VE VOLTAIRE
"Neden böbürlenir ki insanoğlu? Dünyaya çıplak geldiği için mi, Ömrünün kısalığından mı, Güçsüz doğduğu, güçsüz öleceği için mi?" (Puşkin, Seviyordum Sizi, s. 31) 18. yüzyıl ünlü Fransız düşünürü ve yazarı Voltaire, yaşamı boyunca deneyimlediği duygu ve düşüncelerini yazınsal alana da taşımıştır. Şiir ve tragedya yazarı ünlü
Micromegas
MicromegasVoltaire · Alfa Yayıncılık · 2015432 okunma
Bana göre matematik, duyuüstü anlaşılır bir dünyaya inancın yanı sıra, öncesiz-sonrasız ve tam hakikâte inancın da baş kaynağıdır. Geometri tam daireleri ele alır; duyulur hiçbir nesne tam olarak daire değildir; pergelimizi ne kadar dikkatli kullanırsak kullanalım, bazı kusurlar ve düzensizlikler olacaktır. Bu da her muhakemenin duyulur nesnelere karşıt olarak ideale uygun olduğu görüşünü ima eder; daha ileri gidip, düşüncenin duyudan daha soylu ve düşünce nesnelerinin duyu-algı nesnelerinden daha gerçek olduğunu savunmak doğaldır. Zamanın öncesizlik-sonrasızlıkla ilişkisiyle ilgili mistik öğretiler de soyut matematikten güç aldı; çünkü matematiksel nesneler, örneğin sayılar, gerçekseler, öncesiz- sonrasızdırlar ve zamana bağlı değildir. Bu tür öncesiz- sonrasız nesneler, Tanrı’nın düşünceleri olarak tasavvur edilelebilir. Platon’un Tanrı’yı bir geometrici kabul eden öğretisi ve Sir James Jeans’ın Tanrıyı aritmetiğe düşkün gören inancı buradan kaynaklanır. Pythagoras’tan ve özellikle Platon’dan itibaren, vahiy dinine karşıt olarak rasyonalist dine, tamamen matematik ve matematiksel yöntem egemen olmuştur.
Sayfa 87 - ALFA FELSEFE
Reklam
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.