Gönderi

Bana göre matematik, duyuüstü anlaşılır bir dünyaya inancın yanı sıra, öncesiz-sonrasız ve tam hakikâte inancın da baş kaynağıdır. Geometri tam daireleri ele alır; duyulur hiçbir nesne tam olarak daire değildir; pergelimizi ne kadar dikkatli kullanırsak kullanalım, bazı kusurlar ve düzensizlikler olacaktır. Bu da her muhakemenin duyulur nesnelere karşıt olarak ideale uygun olduğu görüşünü ima eder; daha ileri gidip, düşüncenin duyudan daha soylu ve düşünce nesnelerinin duyu-algı nesnelerinden daha gerçek olduğunu savunmak doğaldır. Zamanın öncesizlik-sonrasızlıkla ilişkisiyle ilgili mistik öğretiler de soyut matematikten güç aldı; çünkü matematiksel nesneler, örneğin sayılar, gerçekseler, öncesiz- sonrasızdırlar ve zamana bağlı değildir. Bu tür öncesiz- sonrasız nesneler, Tanrı’nın düşünceleri olarak tasavvur edilelebilir. Platon’un Tanrı’yı bir geometrici kabul eden öğretisi ve Sir James Jeans’ın Tanrıyı aritmetiğe düşkün gören inancı buradan kaynaklanır. Pythagoras’tan ve özellikle Platon’dan itibaren, vahiy dinine karşıt olarak rasyonalist dine, tamamen matematik ve matematiksel yöntem egemen olmuştur.
Sayfa 87 - ALFA FELSEFE
·
8 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.