Narsistten kurbanlarına
Erken yaşlarımda empati kurmayı, yanlış davranışlarım için pişman olmayı öğrenemediğim için narsisizmi seçtim. Belki de şu an narsist bir yetişkin olmamdaki en büyük faktör küçükken çok hassas ve özel bir çocuk olarak hissettirilmemdir. Yetiştiğim ortamda hassas bir insan olmak, başkalarının hisselerine değer vermek, düşüncelerine saygı duymak, seve bilmek bir zayıflık göstergesiydi. Bu yüzden kimseyi sevemez, hisslerine ortak olamaz, epmati yapamaz ve kimse için üzülmezdim. Dış görünüşüme her zaman özen gösterdim, benden etkilenmeniz, hoşlanmanız hatta bana güvenmeniz için elimden geleni yaptım ama asla gerçekten "iyi" bir insanın hissettiklerini hissetmedim. Hiç kimsenin gerçek beni görebilecek kadar yakınıma gelmesine izin vermedim. Güven : en sevdiğim oyuncağım oldu hep bana güvendiğinizi hissettiğim anda sizi istediğim gibi yönetebileceğimi, özgüveninizi sarsabileceğimi, bana karşı olan tüm duygularınızı çıkarlarım için kullanabileceğimi biliyordum. Değişmemi beklemeyin, asla değişmeyeceğimi biliyorum. Ve eğer kendinize değer veriyorsanız benim küçük oyunlarımla yaşamanızı harcamaktan bir an önce vazgeçin.
Beni üzüntünün koynunda beklet Orada tohum serpecek kadar Bana zaman tanı.
Reklam
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?" İsmet Özel
·
Not rated
Ali Şeriati İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım. Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi. Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Ali
AliAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 2008210 okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Filistin'de 232. Gün, Duyarlı ol Okumadan geçme!
Ey başkasının acısıyla kaygılanmayan insan sana insan demek yakışmaz. FİLİSTİN - ARAKAN - DOĞU TÜRKİSTAN.. Sustukça birikiyor içimdeki kelimeler sanki çığlık çığlığa söyleyemediklerim .. UYGUR ATASÖZÜ : YİYECEĞİN HELAL OLURSA DÖRT KÖŞEDE OTURUP YE, SÖZÜN HAK OLURSA HANDAN KORKMADAN SÖYLE. Bu kritiğimde akademik bir dil kullanma gayreti
Esir Türkler
Esir TürklerAdem Özköse · Pınar Yayıncılık · 202332 okunma
Reklam
böyle şeyler deyip sevgi böceği, hümanist, evrensel ahlak/değer yargılarına atıfta bulunan bu sözde yramın filozofu, aslında orul orul orospu evladı kansız terörist pç evladının tecavüz ettiği bazı kadınlar: EVİN: Bu militan Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesindendir. 1986 yılının başlarında APO, bu bayana cinsel ilişkide bulunmayı dayatır.
Politik Özne

Politik Özne

@Zend_
·
10 March 18:34
Kadın, kendi tarihini öğrendikçe; Adınlanacaktır.
“Namus, eko-nomos’tan geliyor. Eko-nomos, ev yasası, kadının yaptığı işler, ev işleri, kadına ait işler anlamına geliyor. Eko-nomos, ekonomi, kadın işidir, üretime dayalıdır, ekonomist de bu işi yapandır, ekonomist kadındır. Yanlış yorumlanan bir namus kavramı var. Ben daha önce de tanrıçalaşma demiştim. Bu da kendini tanımak demektir. Kendini tanımak da bilgelik, yetkinlik, kavramaktan geçer. Kadınlar tarihi bilsinler, kendi tarihlerini öğrensinler, Neolitik tarihi bilsinler, sosyolojiyi, ekonomiyi, felsefeyi bilsinler, böylece kendilerini tanırlar. Kendinizi tanıdığınız oranda tanrıçalaşırsınız. İnannalaşmak, İştarlaşmak anlamaktan, kavramaktan geçer. Böylece toplumsal baskıyı, baskıcı sistemi aşabilirler. Her gün tecavüz kültürüne maruz kalıyorsunuz. Önce günlük tecavüz kültürünü aşmalısınız. Bu günlük tecavüz kültürünü bile aşarsanız, bravo derim. Kadın katliamı, kültür katliamından, halk katliamından daha tehlikelidir. Kadın yaşamın, toprakların sahibi. Aşk adına kadının ruhu ve fiziğinin katliamını önlemeliyiz. Ne basit kadınsılığı ne de erkek egemenliğine boyun eğmemeliler. Namus kendi kimliğini, öz varlığını korumaktır. Benim namus anlayışımda kadın, kendini özgür kılan ve kurallarını kendi belirleyen, kendi kurallarını dayatan ve yaşatan kadındır." [Abdullah Öcalan]
Anne tarafından dedem (Kang Don-wook), memleketinde özel bir okul inşa ederek ve gençleri eğiterek gelecek nesilleri ve bağımsızlık hareketini eğitmeye hayatını adayan ateşli vatanseverlerden ve eğitimcilerden biriydi ve en büyük amcam (Kang Jin-seok) da bağımsızlık hareketini erken yaşlardan itibaren başlatan bir vatanseverdi. Babam, erken yaşlardan itibaren vatanseverlik ruhunu beslemem için beni sürekli olarak geliştirdi ve bu tür özlem ve özlemlerden, ülkenin bir direği olmam anlamında bana "Seongju" adını verdi. Babam Soongsil Ortaokulu'ndayken, iki küçük erkek kardeşini aldı ve evin eski kısmına üç erkek kardeşi simgeleyen üç beyaz koyun ağacı dikti. O zamana kadar Mangyongdae'de beyaz koyun ağacı diye bir şey yoktu. O gün babam iki küçük erkek kardeşime ak koyun ağacının hızlı büyüyen bir ağaç olduğunu ve kardeşlerimin de onun kadar dinç olmaları gerektiğini, böylece ülkenin bağımsız olabileceğini ve iyi yaşayabileceğini söyledi.
Zaten genelde benimle konuşmaktan kaçınırdı. Bana karşı olan tutumunda büyük de bir değişiklik yoktu. Karşılaştığımız zaman hep aynı kayıtsız, hor gören, hatta biraz da düşmanca tavrını sürdürüyordu. Açıkçası beni adam yerine koymadığını gizleme ihtiyacı bile duymuyordu. Net olarak görüyordum bunu. Ama yine de bana gereksinim duyduğunu, benden bir şeyler beklediği için elinde tuttuğunu da gizlemeye kalkışmıyordu. Aramızda garip bir ilişki kurulduğunu kabul etmek gerekir; herkese karşı kendini beğenmiş ve küçümseyen bir tavır takındığı göz önüne alınacak olursa, gerçekten tuhaf bir durum bu. Meselâ kendisini çılgınlar gibi sevdiğimi çok iyi biliyor, hatta aşkımdan söz etmeme bile göz yumuyor. Aslında böyle davranmakla beni adam yerine koymadığını, küçümsediğini açıkça belli etmiş oluyor. “Senin duyguların, sözlerin umurumda bile değil” diyor sanki. Eskiden beri bana özel işlerinden söz eder dururdu. Ama asla içini bütünüyle dökmüş değildi. Üstelik o küçümseyici tavırlarına birtakım incelikler katardı. Onu üzen, huzursuz eden herhangi bir olaydan haberim olduğu zaman, eğer amacıma ulaşmak için beni bir tutsak, bir esir olarak kullanacaksa, olup bitenin ancak bir bölümünü aktarırdı bana. Verdiği bu bilgi de bir uşağın bilmesi gerekenden daha fazla değildi.
Sonsuz Kitabevi
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
Ortaokulda hem matematik dersleri aldığım hem "Yazarlık Atölyesi"nde çokça vakit geçirdiğim değerli hocamın, sizlerin tanıdığınız Volkan Zamanoğlu'nun, kitabını bir öğrencisi olarak yourmlayacağım :) Biraz taraflı bir yazı olacak belki de ama edebiyatın tarafsız olduğunu kim iddia edebilir ki? Öncelikle geç kalınmış bir okuma ve
Şehzadeye Rüya
Şehzadeye RüyaVolkan Zamanoğlu · Sahi Kitap · 202254 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.