İSTANBUL...
burası barbar bir modernliğin pürüzsüz soğuk bulvarlarından uzak, kendi mazisinin, hayatının dekorları ve an’ aneleri içinde bir şiir ve bir hayal ülkesi olarak yaşamalı.
Basitçe söylemek gerekirse insanlık kokuşmuş durumda. Ya da, insanlar yavaş yavaş birbirlerini çürütüyorlar. Ve günümüze gelinceye dek yüzyıllar boyunca ruhları hakkında düşünen insanlar fiziksel olarak ortadan kaldırılmıştır, hala da yok ediliyorlar. Bizi bundan sonra tek kurtarabilecek olan şey, ancak şu anki sefil ve barbar dünyamızın tüm ideolojik kurumlarının düşüşünü sağ­layacak yeni bir cadı avıdır.
Sayfa 23
Reklam
İnsanlar barış sayesinde bir kere korkudan kurtuldular mıydı, daha önce uygar ve insancıl kişiler olsalar da yavaş yavaş vahşi ve barbar kişiler durumuna gelirler ve bu yüzden gevşekliğe ve tembelliğe düşerler. Birbirlerine artık erdemle değil gösterişle ve bollukla üstün gelmeye çalışırlar, yurtlarının törelerini tiksintiyle karşılamaya ve yabancıların törelerini benimsemeye başlarlar, yani köleleşmeye başlarlar
Sayfa 63 - 64 Çeviri :Afşar TimuçinKitabı okuyor
Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kâfir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.”
"Avrupa - Merkezci ya da batıcı ve Amerikan emperyalizme -müstemlekeye hayır diyecek halk kitlelerinin aynı kitle içinden çıkacak görünüyor. Bizim mahalle de, büyük oranda halkın belli kesimleri hariç zulmün her türlüsünü red edenler sessiz/pasif bir dur deyişe devam ediyor. Kendini İslam'a nispet eden yönetimler ise kolonyalist şiddet ve mülksüzleştirme karşısında bağlı oldukları barbar dünya değerlerinin barışı zulmün yerine ikame etmesi gerektiğini sanarak kendini kandırıyor.
Çölde kum tanesi
Çok uzun zaman önceki bir yaşamı, senin ardından sürülecek yaşamları ve barbar halkların yaşamını bir düşün. Nice insan adını dahi bilmiyor, bir o kadarı da adını çarçabuk unutacak, nicesi seni övüyor ve aynı şekilde nicesi kısa süre sonra sana lanetler yağdıracak. Hatıranın, ününün ve diğer meziyetlerinin hiçbiri değerli değil.
Sayfa 96 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Üzerinde önemle durduğumuz noktaları özetlersek, günümüzde gotik mimariyi üç tahripkâr unsurun tahrif ettiğini söyleyebiliriz. Zamanın eseri olarak ciltteki kırışıklıklar ve siğiller. Luther'den Mirabeau'ya kadar devrimlerin ürünü olan yaralar, bereler, kırıklar, çıkıklar. Vitruvius ve Vignola'nın izinden giden Yunanlı, Romalı ve barbar profesörlerin eseri olan kesip biçmeler, ameliyatlar, organları yerinden çıkarmalar, restorasyonlar. Vandalların ürettiği bu muhteşem sanatı akademisyenler yok ettiler. Güzellikleri en azından tarafsızlıkları ve yücelikleriyle yıkıp geçen yüzyıllara ve devrimlere, Parthenon'un şanına uygun olarak zevksizliğin seçiciliğiyle her şeyi altüst eden, gotik dantellerin yerine hindibaların tırtıklı yapraklarını taklit eden süslemeleri koyan okullu, alaylı, yeminli mimarlar sürüsü eklendi. Bu, eşeğin can çekişen aslana tekmesidir. Bu, dalları eğrilip bükülmüş yaşlı meşenin tırtıllar tarafından ısırılması, tırtıklanması, parça parça kemirilmesidir.
Diğer seyyahlar neden bu tür şeylere gerek duyarlar bilmem. Bildiğimiz iki kollu, iki ayaklı, iki gözlü insandan daha vahşi canavar mı var? Ondan daha barbar yaratık olabilir mi? Bildiğimiz insanoğlundan anlaşılması daha güç, ondan daha anlamsız yaratık var mı şu yeryüzünde?! Bu dünyada kötülük ve vahşet görmek isteyenlerin, hemcinslerine bakmaları yeterli.
Sayfa 231 - Marco Polo' dan okuyucuya
İbn Haldun'un iddia ettiği gibi medeniyetin sağladığı maddî imkânlar, bizi medenîlikten uzaklaştırır mı?
Tarihin barbar bir dönemini yaşıyoruz" diyordu...
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Aydınlarında Medeniyet ve Terakki Düşüncesi
Türkiye'de sağ düşünce geleneğinin önemli simalarından Osman Turan, meseleyi kendi zaviyesinden şöyle hülasa eder;"Avrupa medeniyeti yüksek ilmî, harikulade keşifleri ve parlak hayat seviyesi sayesinde cihanşümul bir medeniyet olmuş(tur)... Bu müthiş keşiflere ve yüksek hayata rağmen bu medeniyet, maalesef, manen aynı tekamülü gösterememiş, bir dönüm ve zevâl noktasına gelmiştir . Materyalizmin esiri olan bu medeniyetle birlikte beşeriyet de tek ayak üzerinde duramaz bir hale gelmiş, her türlü maddi refah ve imkânlara rağmen ümitsizlik, huzursuzluk ve ıstırap dünyayı sarmıştır." Turan, maddi gelişmişlik ile manevi tatmin arasındaki gerilimin, batının başını çektiği modern medeniyetin temel vasfı olduğunu söylerken elbette önemli bir noktaya temas etmektedir. Bu Zihnî-Manevi kriz batılı Aydınlar tarafından da gündeme getirilmiştir.
Sayfa 76 - İnsan YayınlarıKitabı okuyor
Osmanlı Aydınlarında Medeniyet ve Terakki Düşüncesi
Şemsettin Sami Avrupa medeniyetine tabi olmanın tek çare olduğunu kesin bir hüküm olarak ifade ettikten sonra bu yolda ilerlemenin reçetesini şöyle açıklar; cehalet ve taassuptan kurtulmak. İslam dünyası ilerlemek medenileşmek ve tekrar güçlü olmak için taassup ve bağnazlık illetinden kurtulmalı ve yeni dünyayı tereddütsüz kucaklamalıdır."Taassup ,diyanet'in pası'dır. Pas, en âlâ çeliği pek az müddet zarfında yiyip mahvettiği gibi, taassup dahi en doğru dini lekedâr edip çürütmeye sebep olur. Dinin üzerinden taassup pasını gidermeli ki din cilâ-i hakiki ve zatîsiyle parlayıp istikbali temin olursun". Cehalet ve taassuptan kurtulmaya kim karşı çıkabilir? Mesele elbette bu değil.Sami, bu kelimelere yeni bir anlam yükleyerek aslında şu sonuca varmaktadır; Cehalet ve taassup, avrupalılaşmaya karşı çıkmaktır!
Sayfa 75 - İnsan YayınlarıKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.