Bardağın boş tarafı gibiyim, kimse doldurmuyor, kimse tamamlamıyor eksiğimi. Bardağın dolu tarafı gibiyim, kimse boşaltmıyor taşan acılarımı, boğuluyorum..”
Hoşçakal su gibi giden gençliğim.
Bir daha bu yaşıma dönemeyeceğime göre; her zaman hatırlamam gereken birkaç şeyi not alacağım tam da buraya! Sende okursan belki kendinden bir şeyler bulursun ya da bulmazsın; bilemiyorum.
- Eğer bir gün çok bildiğini düşünürsen hemen kurtul bu düşünceden; kaç yaşına gelirsen gel hep az bilmiş olacaksın, hep
Bir daha bu yaşıma dönemeyeceğime göre; her zaman hatırlamam gereken birkaç şeyi not alacağım tam da buraya! Sende okursan belki kendinden bir şeyler bulursun ya da bulmazsın; bilemiyorum.
[ ] - Eğer bir gün çok bildiğini düşünürsen hemen kurtul bu düşünceden; kaç yaşına gelirsen gel hep az bilmiş olacaksın, hep yaşamadığın şeyler, tatmadığın
Kendime ve size not:
Hoşçakal su gibi giden gençliğim.
Bir daha bu yaşıma dönemeyeceğime göre; her zaman hatırlamam gereken birkaç şeyi not alacağım tam da buraya! Sende okursan belki kendinden bir şeyler bulursun ya da bulmazsın; bilemiyorum. - Eğer bir gün çok bildiğini düşünürsen hemen kurtul bu düşünceden; kaç yaşına gelirsen gel hep az
Bir daha bu yaşıma dönemeyeceğime göre; her zaman hatırlamam gereken birkaç şeyi not alacağım tam da buraya! Sende okursan belki kendinden bir şeyler bulursun ya da bulmazsın; bilemiyorum.
[ ] - Eğer bir gün çok bildiğini düşünürsen hemen kurtul bu düşünceden; kaç yaşına gelirsen gel hep az bilmiş olacaksın, hep yaşamadığın şeyler, tatmadığın
yazarın üç ayrı kitap olarak basılan eserleri ilk olarak alfa yayınlarında, tek kitap halinde ise 2010’da yapı kredi yayınlarında basıldı.
kitaptan önce yazarın hayatından kısaca bahsedelim. yazar 1935 yılında macaristan’da doğdu. 21 yaşındayken eşi ile rejim karşıtı gösterilere katıldıkları için dört aylık çocukları ile ülkeden ayrıldılar.
Bardağın boş tarafı gibiyim, kimse doldurmuyor, kimse tamamlamıyor eksiğimi. Bardağın dolu tarafı gibiyim, kimse boşaltmıyor taşan acılarımı, boğuluyorum.
Fransa'da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli,bir inşaat alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye sorar:
"Ne yapıyorsun?"
"Nesin sen, kör mü?" diye öfkeyle bağırır işçi.
"Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter."
Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:
"Ne yapıyorsun?"
İşçi cevap verir:
"Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirebilmeleri için kullanılır şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş ama karım ve çocuklarım için para gerekli, sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi."
Biraz cesaretlenen işçi üçüncü kişiye doğru ilerler.
"Ya sen ne yapıyorsun?"diye sorar.
"Görmüyor musun?" der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak, "Bir katedral yapıyorum.
Bu hikayenin enteresan tarafı,her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları. Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır. Bugün hava biraz bulutlu mu?,yoksa biraz güneşli mi? Güllerin dikeni var mıdır?, dikenli dalların gülleri mi?, bardağın yarısı boş mudur?, yarısı dolu mu? Yoksa bardak olması gerekenin iki katı büyüklükte midir?
Seçim size ait.
Bardağın boş tarafı gibiyim, kimse doldurmuyor, kimse tamamlamıyor eksiğimi. Bardağın dolu tarafı gibiyim, kimse boşaltmıyor taşan acılarımı, boğuluyorum.