Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
Bir sigara yak gelir o zaman,
Yak ateşini cümbüşüne.
Bir savaş direnişi gibi,
Güneşe, aya, yıldızlara.
Bir bahar ayaklanması,
Bir hafıza direnişi.
Bir selâm çakmalı çayıra, çimene,
cem karaca bir gün istiklâl caddesinde aşağı doğru yürümektedir. karşıdan da yukarı doğru kendisi gibi ince uzun, sakallı ve uzun saçlı ve giyim kuşam olarak da yine kendisi gibi oldukça marjinal birisi gelmektedir. bu gelen barış manço'dur. ikili birbirlerinin varlığından haberdardırlar ama tanışmak hiç nasip olmamıştır. piyasada iki rakiptirler ve birbirlerini de çok merak etmektedirler. barış manço da kendisine benzeyen bu tipi fark eder ve ikili birbirlerine yönelirler. karşı karşıya gelince dururlar ve aralarında şu diyalog geçer:
Barış Manço: o sen misin
Cem Karaca: o benim de sen o musun?
Barış Manço: ben de oyum.
Sabah yeli ılgıt ılgıt eserken
Seher vakti bir güzele vuruldum
Al dudakta inci dişi
Bu dünyada yok bir eşi
Seher vakti bir güzele vuruldum
Aynalı kemer ince bele
Bu can kurban tatlı dile
Seher vakti bir güzele vuruldum
open.spotify.com/track/5kbX6QlSD...
Nerde bir topluluk görürsen, tellâl,
hiç durma, bağır:
Kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de,
tertemiz kokan bir kul gördünüz mü,
ay parçası bir yüzü var,
baştanbaşa fitne.
Savaş vakti tez gider, de , tellâl,
Rastlantılar var,
Bir anda.
Aklından geçenden öte,
Bambaşka hâlinde.
Rastlantılar saat dilimlerinin ötesinde,
Ansızın oluyor ve şaşkınsın,
Öylece geçiyor.