Çok ama çok uzun zaman önce Büyük Deniz’in etrafındaki bütün topraklar Kızılderililere aitti. Büyük Ruh, Kızıl Taş Ocağı’nda barış çubuğunu tüttürmüş ve tüm ulusları yanına çağırmıştı. Onun emri üzerine yüzlerindeki savaş boyalarını temizleyip sopa ve baltalarını gömdüler ve Büyük Ruh’un yaptığı tarzda kırmızı kum taşından pipolar yaptılar kendilerine. Onlar da barış çubuğu tüttürdüler. Böylece uluslar artık savaşmayı bırakmıştı ve her biri kendi nehir kıyısında yaşayıp geyik, kunduz, ayı veya bizon avlıyordu.
Demek ki bu hayatta, anlayamamış olduğum, hâlâ da anlayamadığım bir şeyler var.
Kültür Yayınları 2.CiltKitabı okuyor
Reklam
teori­de, savaşı reddeden hıristiyanlık, pratikte, bütün insanlığı savaşta yok etmenin her yönünü, her tür­lüsünü denemiş, her imkanını kullanmıştır. Bugün, komünistler de dillerinden (barış) kelimesini düşürmedikleri halde, dünya ihtilallerinin, yakış ve yıkışlannın, bölge ve iç savaşlannın tek sorum­lusu, çıkancılandır. Üçüncü bir dünya savaşı da, pek muhtemel olarak, bu iki savaş düşmanı(!)nın yüzünden ve arasında çıkacak ve belki de insanlı­ğın ve muhakkak olarak da bu çağ şartlannın sonu olacaktır.
“İnsan hayatının akılla idare edilebileceğini kabul edersek hayat ihtimalini ortadan kaldırmış oluruz.”
Sayfa 1651Kitabı okuyor
Akhalıların prensi Filipomene’ye yazarların yakıştırdıkları övgüler arasında, barış zamanında savaşı hazırlamaktan başka hiçbir şey yapmadığı vurgulanır. Dostlarıyla yaylaya çıktığında sık sık durur, onlarla konuşurmuş: - Eğer düşmanlar şu tepede biz de ordumuzla burada olsaydık iki taraftan üstün gelen kim olurdu? Savaş düzenini bozmadan onlarla nasıl temas kurulabilirdi? Eğer geri çekilmek isteseydik ne yapmamız gerekirdi?- Böylece gezinti sırasında onlarla tüm olası durumları öngörürmüş. Onların fikirlerini alır, kendininkini söyler, savlarla fikrini desteklermiş. Öyleki bu sürekli düşünmeler sayesinde askerî harekâtlar sırasında hiçbir kaza meydana gelmezmiş ki bir çaresini bulmasın.
"İyi oldu çünkü kesinleşti, işkence olan belirsizlik ortadan kalktı."
Reklam
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Son günlerde yaşamak bana ağır gelmeye başladı.
Kültür Yayınları 2.CiltKitabı okuyor
Kendisini o kadar zayıf hisediyordu ve o kadar duygulanmıştı ki sevmek sevildiğini bilmek bile ona yetmiyordu
Barış, sonsuz bir rüyadır ve uykuda olanlara aittir...
Reklam
'Aşk ölümü engelliyor. Aşk yaşamdır. Yaşamdan anladığım her şeyi, sevdiğim için anlıyorum ancak. Her şey sevdiğim için yardır. Her şey yalnızca aşkla birbirine bağlanır. Aşk Tanrı'dır. Ölmek, benim için, aşkın bir parçası için, evrensel kaynağa dönmektir.'
Her şeyi, herkesi sevmek, sevgi için her zaman kendini aşmak; hiç kimseyi sevmemek, bu dünyada yaşamamak demekti.
Sen burdayken bir dakika olsun rahatım yok, rahatça ölmeme bile imkan olmayacak. Hayır yavrum bir birimizden ayrılmalıyız ayrılmalıyız! Sizde bunu biliyorsunuz biliyorsunuz! Artık daha fazla dayanamam.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.