Ama
Ama'larından kurtulup gercekten anlayabilseydin, sadece aklınla değil yüreginle de... O zaman anlatabilirdin. Ama'lar vicdanının sesini boğuyor. _Ne garip! Çifte standartlara karşı çıktım, hep ama'sızlıgı savundum; ama'sız barışçılık, ama'sız demokratlık, ama' sız eşitlik. Şimdi sen, ama'ların vicdanımı kararttıgını söylüyorsun..
Sayfa 40 - Can yayınlarıKitabı okudu
Kazım Karabekir Paşa
"Biz burada İstiklal mücadelesi veriyoruz. Biz vatanımıza sahip çıkabilmek için on yıldır devamlı savaşıyoruz. Ne asker kaldı, ne silah, ne de para... Kadın, çocuk, yaşlı, yorgun milletimiz hayatta kalma mücadelesi veriyor. Hem de bizden kat be kat üstün düşmanlara karşı. Şimdi biz bu gayreti nasıl bölüp bir kısmını dışarıda tanıtım yapmaya ayırabiliriz? Katliam bir tarafa, bir de yayılmacılık isnadı yakıştırıyorlar bize, desenize!.. Yani, Orta Asya'yı Garplılar sömürünce 'medeniyet görevi' deniyor. Biz, onlar da kendi kaderlerini tayin etsinler, bağımsızlıklarına kavuşsunlar, deyince yayılmacılık oluyor. Dört bir taraftan düşmanla kuşatılmış Kars'taki vatandaşlarımız imha edilmesinler diye yurdumuz üzerinde yaptığımız meşru müdafaa hareketi sömürgecilik oluyor da dünyanın dört bir tarafından buraya asker çıkarmak barışçılık! Ah, bu ne çarpık ve rezil mantıktır!"
Sayfa 232 - Babıali Kültür Yayıncılığı, 2012.Kitabı okudu
Reklam
Ecdadımız, vaktiyle kararlarını bugünkü manasız barışçılık anlayışı içinde verseydi, şimdi elimizde bulunan milli toprağımızın üçte birine bile sahip olamayacaktık.
Nükleer soykırım tehlikesi barışçılığı tetikliyor, barışçılık yayılınca savaşlara azalıyor ve ticaret canlanıyor, ticaret de hem barışın kârlılığını hem de savaşın maliyetini artırıyor. Zamanla bu döngü, savaşa karşı belki de diğerlerinden de daha önemli bir engel yaratıyor.
Sayfa 368Kitabı okudu
Uyuz bir barışçılık lakırdısı hoş karşılansa ne çıkar?
Şule yayınlarıKitabı okudu
Bütün tarihte görüldüğü gibi bugün de barışçılık, barışseverlik, savaş aleyhinde bulunmak birer oyalayıcı yalandan ibarettir. Ebedî barış olacağına, bu konuda verilen teminatlara inanan budala milletler bunun acısını bağımsızlıklarını ve haysiyetlerini kaybederek çekerler.
Reklam
Lev Troçki (1879-1940)
"Avrupa'da büyüyen devrimci sosyalist pasifizm, yüzyılın başından beri bu degişime tanıklık eder. Birçok kaynaktan beslenir: Marx'ın bazı tezleri, 19. yüzyılın çeşitli sosyalizmeri, anarko-sendikalizm ve belli bir insancıl ya da romantik barışçılık. Tam ifadesini Birinci Dünya Savaşı'nın ortasında bulur. Lev Troçki (1879-1940) bir manifestoda barış için seferberlik çağrısı yapar: "Bu savaş bizim savaşımız değildir," der. Daha sonra, "Avrupa'nın proleterlerine" hitap eden bir ikinci manifestoda, savaşın sorumlusunun kapitalizm, patron örgütleri, kapitalist basın ve Kilise olduğunu öne sürer. Eşzamanlı olarak, barış seferberligini proleter halkın iktidarı ele geçirmesine dönüştürür."
Sayfa 123 - İletişim Yayıncılık
Sonra gel zaman git zaman, garip, korkunç, az­gın ve kelimenin tam anlamıyla zıvanasız davranış­lar gördük. Örneğin korkunç bir gerçek olarak gör­dük ki barışçılık savaşı körükliyen belli başlı etken­lerden biriymiş. Her düşündüğünü söyleme özgür­lüğüne değil, zorbalığa yaramış ve yirmiyi aşkın ulu­su susturmak bakımından özgürlük düşmanlarının ekmeğine yağ sürmüş. «İnsanlar birbirinin kardeşi­dir>> diyen kimseler, istemiye istemiye, binlerce yıl­dır eşi görülmemiş bir kölelik düzenine girişe hizmet ettiler; zorbalığa karşı koyamama, milyonlarca in­sanın kesilip biçilmesine yol açtı.
Düşündürücü...
Bir millet, başka bir milletin veya milletlerin hâkimiyetinde ise önce bağımsız olmak için çabalar. Bağımsızlığını kazanmışsa yabancı hâkimiyetlerde kalmış olan soydaşlarını kurtarmaya çalışır. Millî birliğini tamamlamışsa büyümeye uğraşır. Zamanımızda istenildiği kadar insaniyetten, insan haklarından bahsolunsun; sömürgecilik, emperyalizm istenildiği kadar yerin dibine batırılsın, yürürlükte olan gerçek budur. Bütün tarihte görüldüğü gibi bugün de barışçılık, barışseverlik, savaş aleyhinde bulunmak birer oyalayıcı yalandan ibarettir. Ebedî barış olacağına, bu konuda verilen teminatlara inanan budala milletler bunun acısını bağımsızlıklarını ve haysiyetlerini kaybederek çekerler. Ne kadar çirkin olursa olsun, hakikat şudur milletler birbirlerine yalan söylemek, güler yüz göstererek kuyularını kazmak ve dost maskesi altında çıkar sağlamakla meşguldürler.
Sayfa 24 - Togan Yayıncılık
88 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.