Bu kitabı okurken evet.
Kuş tüyü kadar hafif dili ile sizi içerisine çeken kitap , bir martının öyküsünü anlatıyor. Pardon martı dedim o sıradan bir martı değil, o martı Jonathann! Öğrenmeye aç ,azimli ve gözü kara.
Dahası sevgiyi hayatından eksik etmeyen bir kuş. Diğerlerinden farklı çünkü sınırlarını zorluyor, bulunduğu durumdan öteye gitmek için çabalıyor, çevresi tarafından dışlansa dahi pes etmiyor çünkü dünyada yapabileceği tek şeyin yiyip içip bayat ekmek peşinde koşmak olduğunu düşünmüyor.
Tanıdık geliyor mu bu size ?
Tabi biz sadece düşünme kısmını halledebiliyoruz sınırları zorlamak yerine pes ediyoruz. en az bir kere başarılı olacağımıza inanmışızdır ve çoğu kez de hayal kırıklığına uğramışızdır. Önemli olan da bunu yaşadıktan sonra devam edebilmek değil mi ? Jonathanında dediği gibi “ cehaletimizi kırabılırız, becerilerimizi yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabiliriz kendimiz olabiliriz”
Hayatımıza sadece bakarak değil de anlayarak bakmayı vurgulaması ve durup bir sorgulamak adına güzel bir hikayeydi.
Yazarında dediği gibi harika bir hikaye değil fakat ben öyle hissediyorum.