Mutlak bir başarı söz konusu olduğundaysa yapılabilecek hiçbir şey kalmıyordu ve bununla baş etmek çok zordu.
Sayfa 139 - Domingo Yayınları, 5.BaskıKitabı okudu
Enver Paşa iyi bir asker olsa da büyük bir strateji uzmanı, büyük bir kumandan, imparatorluk ordularını yönetecek bir mareşal değildi. Trablusgarp'ta savaşmış, başarılı olmuş, Edirne'yi geri almış, Makedonya'da komitacı kovalamıştı. Tercüme-i hali başarı ile doluydu, fakat bu, bir imparatorluk ordusunu, Osmanlı tarihinin gördüğü en kalabalık orduyu başarıyla yönetebileceği anlamına gelmiyordu.
Sayfa 68
Bir savaş suçlusu öldü..Ardında milyonlarca masum cesedi!
Heinz Alfred Kissinger ABD Dışişleri Bakanı Sadece Yahudi olduğu için okulundan kovulan bir öğretmenin oğluydu Heinz Alfred Kissinger. 1923 yılında doğduğu Bavyera'yı 1938’de Nazi zulmü yüzünden terk eden ailesiyle geldiği ABD’de vatandaşlığa geçtikten kısa bir süre sonra orduya katılmış,
Başarı imkanlarının en büyüğü olan sermaye olduktan sonra, ne diye fırsatı kaçıralım.
"Başarı, itibar, para, güç hemen hemen tüm enerjimizi bunları nasıl elde edeceğimizi öğrenmeye harcarız. Sevmeyi öğrenmeye ise verecek hiçbir şeyimiz kalmaz."
Liberalizmin yarattığı aklî iklimde, menfaat fikri, vicdanımızın bütün sahasını istila etti. Zenginlik, elde edilecek en büyük nimet görünmekte. Hayattaki başarı para birimi ile ölçülüyor. Maddî kazanç sağlama çabası, banka, endüstri ve ticaretten, insanın bütün faaliyetlerine sirayet etti. Faaliyetimizin gayesi, şahsî bir çıkar elde etmektir. Bu menfaat her şeyden önce paradır. Fakat bencil tatminler peşinde de koşuluyor: Rütbe, ünvan, madalya, sosyal mevki... gibi. Bu çeşit menfaatler ince bir riyakârlıkla, dahiyane kombinezonlarla kamufle edilir. Ordu, üniversite, idare, adliye çevrelerinde, tehlikeli rakiplere karşı suikastler, itina ile hazırlanan ihanetler, karanlıkta arkadan bıçaklamalar görülür. Şeref kelimesinin mânâsı tarihî bir hatadır. Bir ideale bağlananlar, çıkar gözetmeden çalışanlar, riyakâr ya da deli telâkki ediliyorlar. Kazanç gayesi her tarafa girmiştir. Bu iyiliksever kadının kalbinde, gerçekte fakirlere yardım etmek değil, bir işde başkan olmak, şeref madalyası almak yahut daha da âdi bir şekilde, bir kantinin açılışında maddî menfaat sağlamak arzusu vardır. Hastalarına ve öğrencilerine bir ilacı öven ve tavsiye eden şu büyük hekim, bu ilacı imal edenlerden gizlice para aldığı için bu işi yapmaktadır.
Sayfa 32 - Yağmur Yayınevi 1981 BaskısıKitabı okuyor
Onu hayatımdan çıkartabilirim,unutabilirim ama onun bana hissettirdiklerini asla unutamam. O benim başarı kamçım.
Yenileri türcr başarı kazandı mı kötüler.
Sayfa 21 - YKY
“Başarı, imkansızı başarmaya cesaret etmekle başlar." -
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.