“(...) çok güzel kızlar varmış ve Kant'ı da su gibi okuyorlarmış diye söylentiler çıkarıyorlar, doğru mu acaba? Onları ne yazık ki karşıdan karşıya geçerken ve vapurda bacak bacak üstüne atarken ve piyasa caddelerinde gözlerini ilerde bir noktaya dikmiş yürürken göremiyoruz, nerede saklanıyorlar dersin, bak ben ortadayım, onlarda kim bilir ne
Bugün günlerden yas. Başımız sağ olsun...
Reklam
Web sayfasının sag alt köşesine siyah kurdele koymak... ilk kez gördüğüm, bir daha gerek kalmamasını dilediğim bir uygulama. Hassasiyet için tebrikler 1000 kitap. Bir kez daha başımız sağ olsun, ama tekrarı olmasın.
Yaklaşık bir buçuk saat önce gerçekleşen patlama, evimin yürüyerek on beş dakikalık mesafesinde (Başkentin'in Göbeği: Ülkenin 'Baş'kentinin de 'Göbeği' ve akşam saati, haftasonu, oralar bu vakitlerde kaynar adeta. Ben şükür ki oralarda değildim.) gerçekleşen patlamada valiliğin açıklamasıyla 27 vatandaşımız hayatını kaybetmiş. Başımız sağ olsun. Daha dört hafta olmadan başkentin merkezinde ikinci bir patlama daha. Ve işin ilginci, ABD Konsolosluğu resmi sitesinde iki gün öncesinden kendi halkını uyarıyor. (Patlama bölgesinin hemen yakınında da ABD Elçiliği yer almaktadır.) turkey.usembassy.gov/mobile//sm-0311... Bir kurtulduk, iki kurtulduk, üçüncüsünde (böyle giderse dahası da gelecek zaten eminim) yakalanmazsak iyidir.
Sen Ankara biz Ankara her yer AnKara Tek Türkiye anıyoruz seni Farkeder mi? Sana yapılan bize yapılmış gibi Her ânımız seninle, vatanımızla, bayrağımızla... Başımız sağ olsun, Ankara başın sağ olsun, Allah rahmet eylesin. Terörü lanetliyoruz!!
Susmak da can yakıyor artık konuşmak da. Böyle zamanlarda nefes almak da. Ne oldu bize, içimizdeki iyiye kalpteki terazinin ayarı mı bozuldu ki... Böyle büyük acılara nasıl alıştık evladını kaybeden annenin feryadına nasıl sağır kaldık, neden her konuda bir fikri olan o beynimiz, o konuşan dillerimiz sadece başımız sağ olsun diyebiliyor. Sizce de artık daha fazlasını yapmamız gerekmiyor mu? Bu siyaset yapmak değil bu çıkıp devletin suçu ya da devlet ne yapsın ki deyip taraf tutup köşeye çekilmek değil bu insanlığın yokoluşuna sessiz kalmak. Film senaryosu gibi izlediğimiz her şey gerçek bugün bu sahneye ağladım yarın yeni bir gün deyip unutamazsın unutulmamalı unutmamak unutulmamak önemli yarım kalmış hayatların ülkesinde vicdanını susturma.
Reklam
O BİR EFSANE ... Unutmuyorum, 1977 baharıydı. Doğanın gelinlik kızlar gibi renklendiği günlerin birinde, Profesör Dr. Türkan Saylan ile, onun, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesindeki odasında buluştuk. Türkan Hoca, Türk insanının filmlerden, romanlardan tanıyıp korktuğu, hatta doktorların bile yanlarına yaklaşmaya cesaret edemediği
797 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.