ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Bugün bez torbamı yanıma aldım, küçük bir alışveriş için çarşıya çıktım.
Manav, aldığım sebzeyi naylon poşete koymak isteyince, "Gerek yok, israf etmeyelim, benim kendi torbam var, ona koyarım," dedim. "Abi bu poşetten ücret alınmıyor," deyince; "Mevzu ücreti değil, biz bu poşetleri ne kadar az kullanırsak o kadar israf
Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
Küçük Süleyman, çamaşır bohçası koltuğunda, kapı önünde durmuştu. Sırtında uzun kolları bol bol katlanmış, bir büyük adam ceketi vardı. Ayağındaki pantolonun paçaları da bastırılmıştı ama, ağı şalvar gibi sallanıyordu. Başına bir takke geçirmişti. Son derece esmerdi, siyah bilyelere benzeyen parıl parıl gözleri insana sevimli sevimli
ÇAĞDAŞ EDEBİYATTA BİR ANTİ KAHRAMAN: ADEM YOKSUN.
POLAT ONAT TUTUNAMAYANLAR VE BEYAZ GECELER iLE BİRLİKTE BENZER İRTİFALARA SAHİP MUHTEŞEM BİR ESERLE 2013 DAMGASINI VURACAK BELLİ Kİ.
Hüseyin Peker'e, Orhan Pamuk'un YENİ HAYAT ve diğer Bazı romanlarının zayıf eserler olduğunu Orhan Pamuk'un dünya edebiyatına SELİM IŞIK,
"...Herkes köyden şehre geliyor,ben şehirden köye mi gideceğim?Ne işim var köyde.O köyde kim adam olmuş ki ben olayım?Benim köyüm de,şehrim de,anam da,babam da fabrika.Benim başka mesleğim yok.Ben fabrikadan başka iş göremem.Onun için..."