Ne mi yapacağım bundan sonra? Ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce. Şiir okumayacağım bir süre. Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim. Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu bir gül ağacının dibine dökeceğim. Yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım. Fotoğraflarını güneşe koyacağım bir an önce solsun diye. İçinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan tüm resimleri duvardan indireceğim. Falcı kadınlara inanmayacağım artık. Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gelmeyeceğim kimseye. Fesleğenden başka çiçek koymayacağım penceremin önüne. Nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa bıraktığı acının yanına resmini asacağım. Şaşırma yetimi korumak için yeni aşklar bulacağım kendime.
Ne yapacağımı sanıyorsun ki, tenin tenime bu kadar sinmişken; ömrüm azala azala akarken önümde; gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.. Senin korkularını, benim inceliğimi doldurup yüreğime, bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Sende gördüğümü görecekler diye, ödüm kopuyor...
hep aklıma geliyorsun, bak gördün mü?
senin de gidecek, başka bir yerin yok..
kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum
söndürmek istedikçe sana yanıyorum...
yenildim işte; ama yine de seni seviyorum
sana bir sarılsam şimdi
kırılsa yalnızlığımın kemikleri
beni yokluğunla savaştırma
kaybederim.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu…
Dünyanın en uzun gecesi 21 Aralık değil, beni terkettiğin gecedir. Beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. Bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek?!
Gerçekten kırıyorsun beni,
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.