ülkemdeki çok sevgili sayın kadınlara..
kocaeli gebze alaaddin kurt anadolu lisesinde kız öğrencilerin kıyafetleri yüzünden içeri alınmaması kamuoyunda ses getirdikten sonra kız öğrenciler mezuniyet törenine katılmak üzere içeri alındı.. bu yobaz, sığ, ataerkil/maskülen/patriarkal, dinci, şeriatçi uygulamaların laik, sosyal bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyeti devletinde aslında
(sanırım bu kıssada fabrika sahibi=tanrı, alt sınıf işçisi=tanrının yarattığı insan.) bir fabrikamın olduğunu düşündüm, devamında tüm kuralları koyduğumu da düşündüm. alt sınıftan(?) bir işçi çıktı ve bana dedi ki; ''biz yedide değil, onda geleceğiz; biz ne dersek o olacak. fabrikada bizim kurallarımız geçecek.'' bu durum
Sairanedost

Sairanedost

@Rmzi81
·
4ay
Şeriata küfür eden ahlaksızlar.
Bir fabrikanız olduğunu düşünün ve tüm kuralları koyuyorsunuz. Alt sınıftan bir işçi çıktı dedi ki biz 7 de değil 10 da geleceğiz, biz ne dersek o olacak fabrika da bizim kurallarımız geçecek dedi. Bu durum, Tüm sisteme bildiğiniz çomak sokarak tüm işleyişi bozar. Şimdi Allahın yaratmış olduğu bir dünya da sizler kulların koymuş olduğu kuralları , yasaları koyarsanız. Allah'ın koymuş olduğu düzeni kaosa sürüklersiniz. Bu sefer ne olur tecavüz ederler içeri de yatmakla kalırlar. Suçsuz yere adam öldürürler yine içeri de 10 15 yıl yatar çıkar. Ateş ise düştüğü yeri yaktığı ile kalır. İşte görüyorsunuz sistem yürümüyor ve yürümeyecekte . İster laiklik deyin , ister demokrasi deyin ister onu deyin bunu deyin Allah'ın kanunlarını uygulamadan hiçbir sistem yürümez. Göreceksiniz. Şeriata çıkmış edepsizin birisi küfür ediyor. Sen değil siz değil 7 sülaleniz de gelse İslamın koyduğu kurallar bu ülkede olacak. Çünkü Allah'tan geldik Allah'a dönüyoruz. Tüm denge ve sistem ona dönmek zorunda Küfür edenler için de misal.. Rıza Tevfik Bölükbaşı aslında güzel söylüyor bunlar ve bunun gibilere Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, Bir sürü türedi, girdi meydana. Nerden çıktı bunca veled-i zinâ? Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Reklam
geçenlerde kapının önünde avel avel takılıp sigara içiyorum. o sırada yanıma birisi geldi. bir iki muhabbetten sonra, ''kardeşim galiba sigara içiyorsun..'' dedi. (o sırada zaten sigara içiyorum.) 'evet, sigara içiyorum.' dedim. ben bunu deyince o da bana; ''(bik bik muhabbetten sonra..) kardeşim maazallah belki de sen alkollü içki de tüketebilirsin. kişi, beden mülkünün padişahıdır. iş ki, kişinin hüküm ettiği bedenine karşı allahın rızası dahilinde hakimiyet sağlamasıdır.. eğer bu böyle olmazsa kişi içten içe allah katında zelil olmaya mahkumdur.. '' minvalinden bir şeyler söyledi.. ben de devamında bu kişiye; ''başkan iyi hoş da onca tarikat, cemaat, yurt vb. yerlerde kız/erkek farklı yaş gruplarında çocuğa taciz/tecavüz edildi. bu konu hakkında ne diyeceksin peki?'' dediğimde aynı kişi bana; ''kardeşim şeytan öyle sinsi, öyle insanı günaha sokma konusunda tecrübelidir ki; allahü teala bizi şeytanın şerrinden korusun..'' dedi.. yani? yani, baĞzı beden mülkünün padişahı olanları ve onların padişahlık yaptıkları beden mülklerini ayrı ayrı s2m..
... Emir gelmeden bir anda dizlerimin üzerine kendi isteğimle yavaşça çöktüğümde Tugay öfkeyle bana baktı. "Sizinle aynı konumda olmaktansa," dedim Başkan'a doğru bakarak. "Tugay Demir Çeviker ile aynı konumda olmayı yeğlerim şu an çünkü onunla aynı yolda yürüyoruz." Gözlerim Tugay'a döndü. "Bakma öyle," dedim omzumu indirip kaldırarak. "Kimine göre itibar, bana göre seninle göz göze gelmek. Senin diz çöktüğün yerde ben ayakta kalmam." Dinleyiciler, şaşkınlıklar, ağzımdan çıkan cümleler o an umurumda bile değildi. Nasıl anlaşıldığı da öyle. Tugay'ın çatık kaşları gevşedi ve yine gülümsedi. Bu kez ona karşılık verdiğimde dışarıdan normal görünmediğimizi çok iyi biliyordum fakat yenilgiyi, kazanca çevirmeyi Tugay'dan öğrenmiştim. "Tarafını açıkça belli ediyorsun," dedi Başkan dişlerinin arasından. "Evet," dedim Tugay'a bakarak. "Sevgili müvekkilimin tarafındayım." "Sevgili müvekkilinin solundasın," dedi.
Vardır nedeni...
"Benim avukatımı mı yakacaklar?" diye sordu baskın bir sesle sözümü keserek. "Benim avukatıma mi zarar verecekler? Benim avukatima mı saygısızlık yapacaklar? Benim avukatımı mı mahvedecekler?" Başımı kaldırdım, yeniden göz göze geldik. "Bütün bu insanlar sana da saygı duyana kadar durmayacağım, benden önce ceketlerinin önünü senin için ilikleyecekler, söz veriyorum; her şeyim adina." Dayanamayarak "Neden?" diye sordum. "Neden ben?" İçeriye dört tane polis memuru girdi, arkalarında ise Marco vardı. "Başkan emri," dedi Marco. "Dışarı çıkman gerekiyor, avukat." Tugay onları duymazdan gelerek "Vardır bir nedeni," dedi başını sallayıp. Polisler arkama geçti ve beni çıkarmak için kapıya doğru götürmeye çalıştılar ama dimdik durmaya devam ettim. "Öyle bir nedendir ki, hiçbir yasak dinlemez."
Fakat insan insan değildir başkanım, evet değildir! - Fakat bu mantıksız Bahtiyarcım, dedi başkan ve ekledi "bilirsin çelişmezlik ilkesine aykırı." Bahtiyar Bey'in yüzü kırıştı: Öyleyse düzeltiyorum insan mantıktan ötedir bu yüzden de insan insan değildir. Oldu mu? Bana işimin gücümün maskaralik olduğunu, insanlardan tiksinmenin kurnazca bir yolunu bulduğumu ve cafcaflı sözler söyleyerek bunu incelttigimi hatta bu sözlerimle birlikte hem kendisini hem beni töhmet (evet töhmet derken dudakları komikti, ne yapabilirim komikti!) altında biraktıgımı söylemeye başladı. Demek mesele bize gelmese cok da önemli değil başkanım? Saçmalama! Ben öyle demek istemedim! İstedin, istedin ama bunu ispatlayamam.
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.