Sonra... ben daha çok kendi içimde yaşayan bir insanım. Bunun için size nazaran birkaç misli fazla yaşamış sayılırım.
Sayfa 191
Bir an için durdu, sanki o güneşmiş gibi gözlerini kaçırdı ve kadına bakmamaya çalıştı. Yine de gördü onu, nasıl ki bakmasak bile güneşi görebiliriz, işte öyle gördü.
Sayfa 6
Hedefe ulaşan, her şeyi ıskalamıştır.
Reader Follow Recommendations
Bütün hayatımı, onu sonlandırma arzusuna karşı koyarak harcadım.
Hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını dilersin.
Sayfa 197
Bakın, pastanın üzerindeki mumlara nasıl da bakıyor. Hayatının kırk yılı orada, kremaların, yumurta sarılarının arasında.
Sayfa 33
Kendini başkalarına göründüğünden ya da görünebileceğinden farklı biri olarak görme ki, başkaları da seni başkalarının gözünde başka biri olmaya çalışan başka biri olarak görmesin.
Sayfa 73
Faydasız şeylere ayıracak zamanı olmayan modern insan ruhsuz bir makineye dönüşmeye mahkumdur. Zorunluluklara tutsak halde olup, faydalı olanın "faydasız, ezici bir yük''e dönüşebileceğini ve "faydasız olanın faydası ve faydalı olanın faydasızlığı" anlaşılmadığı takdirde "sanatın anlaşılmaz olacağını" anlayamayacak durumdadır. Ve sanatı anlayamayan insan da köle veya robot gibi olur, gülmeyi ve neşelenmeyi beceremeyen, acı çeken bir varlığa dönüşür. Aynı zamanda "fanatizm hezeyanı" (örneğin son yıllardaki dini fanatizmler) veya "şiddet içeren, toplu bir hezeyan"a kendilerini kaptırabilirler.
Gerçekten güzel olan sadece hiçbir işe yaramayandır; faydalı olan her şey çirkindir, çünkü belli bir ihtiyacın ifadesidir ve insanın ihtiyaçları, sefil ve hastalıklı doğası gibi aşağılık ve mide bulandırıcıdır. Bir evin en faydalı yeri, tuvaletidir.
Her şeyin satın alınabileceği doğrudur. Parlamento üyelerinden hakimlere, iktidardan başarıya, her şeyin bir fiyatı vardır. Ama bilgi konusunda böyle değildir; bilgi için ödenmesi gereken ücret apayrı türdendir. Açık bir çek bile, sadece bireysel çabanın ve bitmez tükenmez bir tutkunun meyvesi olabilecek bir şeyi mekanik olarak satın almamıza izin vermez. Hiç kimse, bilgi edinmemizi sağlayacak o zorlu güzergâhı bizim yerimize gerçekleştiremez. Güçlü bir içsel dürtü olmazsa, parayla satın alınacak en saygın diploma bize hiçbir hakiki bilgi kazandırmayacak ve ruhumuzun hakiki bir dönüşümden geçmesini sağlayamayacaktır.
"Ey Zerdüşt, meyvelerin olgun ama sen olgun değilsin meyvelerin için!"
Tüketimcilik, yani yaşamın anlamının bir şeyler satın alma, önceden düzenlenmiş deneyimler yaşamak olduğunu öne süren etkin ideoloji modern kapitalizmi egemenliği altına almıştır. Bu tüketim ideolojisi hem kapitalizmi yasallaştırmaya, hem insanları fantezilerinde olduğu kadar gerçekte de tüketici olmak için güdülendirmeye yaramaktadır. Bunun da ötesinde yabancılaşmanın artışına hizmet etmektedir. Örneğin, eğer evler, mobilyalar, arabalar, tatiller, giysiler, hatta pek çok çeşit yiyecek ve içecek alım gücünün dışında kalıyorsa işsizlik daha çok üzüntü veren bir durumdur. İşssiz kişi tüketimi hayal bile etme kapasitesini ve isteğini kaybedebilir. Yine de birçok kişiyi ücretli işlerde çalışırken ayakta tutan şey bu tüketim malları ve deneyimleri ile ilgili hayallerdir. Aynı hayaller işsiz durumda olanların da yıkılmasını engelleyecektir.
Sembolik anlamlar modern tüketiciyi, giysilerini, otomobillerini, disklerini, önceden kaydedilmiş video kasetlerini ve ev eşyalarını satın alırken etkiler. Satın alınanlar yalnızca basit, doğrudan, faydacı bir kullanımı olan maddi bir nesne değil, bir anlam ileten, o sırada tüketicinin kim olmayı amaçladığını sergilemek amacıyla kullanacağı nesnelerdir. Tüketim malları, insanların, kimlik duygularım, tüketim kalıpları içindeki sembollerin kullanımı aracılığıyla oluşturdukları bir yöntemin
parçalarıdır. Modern tüketimde doğal olan hiçbir şey yoktur; bu sonradan kazanılan, öğrenilen, insanların arzu duymaları için toplumsal olarak eğitildikleri bir olgudur.
Örneğin, bir bölgede yaşayan insanlardan küçük bir grup markalı giyimin,
belli tarz otomobillerin veya buna benzer nesnelerin tüketicisi olduklarında, diğerleri de onlar gibi olmayı isteyebileceklerdir.