Kitap incelemesine başlarken İngilizce aslından çeviren
Levent Cinemre' yi yürekten tebrik etmek isterim. Bana göre kitabın sadece çevirisini yapmakla kalmamış, okuru
Jack London' la tanıştırmak için elinden geleni yapmış. Ayrıca her zaman dediğim gibi aslından çeviri başarılı olmasa, kitabın kendi dilinde olan başarısının ne önemi var ki?
Ben
"Hayatın ne içindeyim ne dışında...
Sadece yanında yürüyen bir gölgeyim"
İncelememe başlarken kendime ait bir kaç mısrayla başlamak istedim. Kitabı bitirdikten sonra yıllar yıllar önce yazmış olduğum bir mısra aklımda canlandı. Hayır bu tesadüfi değildi Oblomovluk kavramını henüz bilmezken birebir onun yaşamına benzeyen cümleler
YAŞA, VAR OL KARAMAZOV!
Adın çıkmış Karamazov'a! İnmez soyluya. Mujiklerin dilinde bile kötü anılır Karamazov adı. Şanın iyisi kötüsü olur mu? Oluyormuş, darağacının, sürgünün, kodesin, psikolojik çöküntülerin tadı damağına erişince anlaşılıyormuş. Masumiyetin, doğruluğun canı cehenneme, hele olaylar silsilesi birbirine uygunsa kanıtların da
'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi?
Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi; sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen
Nereden başlasam, nasıl anlatsam?
Öncelikle kitap bir roman değil. Okumaya başlarken beklentileriniz o yönde olmasın.
"Duyguların kitab"ı desem, yeridir.
Yazar bir mektup yazmış sanki insanlığa. Bazen sevdiğine, bazen bizden birine. Bazen de kendine..
Bir kitabın her satırı mı insanın kalbinin bam teline dokunur? Alıntı paylaşmaktan kitabı okuyamaz oldum nerdeyse..
Hangi kelimesini misal çekeyim ki...
"Vasiyetimdir..
Göz yaşlarımı bir çiçekte kurutun" diyor yazar.
Ne kadar derin manası var değil mi?
Ben kitaplarla aşk yaşarım. Bilenler bilir. Her okuduğum kitapla sohpet ederim. O kadar büyülü kelimeler söyledi ki kitap bana, can kulağıyla dinledim.
"Bir yalnızlık alıp gidesim var buralardan"..
Acaba ruhumu mu okudunuz, Yazar bey?
Her okuduğum satırında ben konuşuyormuşum gibi..
Bazen bitirsem mi, bitirmesem mi diye düşünmedim değil. Ama her kitap gibi seninle de vedalaştık.. Seni asla unutmayacağım, arkadaşım.
Kitabı şiddetle tavsiye ederim. Duygularınızı bir yazarın dilinden okumak isterseniz, buyurun, size çok güzel bir fırsat. Değerlendirin!
Not: Kitabı aşıklar mutlaka okusun bence...
Hiçliğe Tırmanan Adam Martin Eden...
İncelememe başlarken; Jack London'ın yarı otobiyografik kitabı olarak bilinen bu efsane kitabı çok beğendiğimi belitmek isterim. Kitap günümüzden bir asırdan uzun bir zaman önce yazılmış olmasına rağmen, zihniyet ve değerler açısından statü ve servetin Amerikan toplumunun özellikle söz gelimi üst sınıflar için o zamanlar da bile ne kadar hayati önem taşıdığını gözlerimizin önüne tam anlamıyla sermektedir. Aslında romanın ana temalarından biri bu olmasına rağmen kitapta finale gidiş yoluna girildiğinde insan Martin'e istemsizce hak vererek kaçınılmaz sonun gelmesini beklemeye başladığını fark ediyor. Bu da ana temanın sosyal ve ideolojik meselelerin karmaşıklığına bağlanmasına neden oluyor.
Hedefine ulaşmak için çok çabalayan, sefalet ve açlık içinde çırpınan Martin romanın başlangıcından sonuna kadar yalnız, ki başta çalışmıyor olarak yorumladığı için dışlanan hor görülen bir avare olarak bakılan iyi kalpli ama saf temiz Martin, aslında insanlar onu o sefalet içinde çıkardığı eserleri şimdi çalışıyor gibi yorumladığı için ve yavaş yavaş gözü açıldığı, o temiz saflıktan biraz olsun kurtulduğu için şimdi o kendini dışlama gereği duyduğu için yalnız...
Başlangıçta Amerikan rüyası idealinde olup onu gerçekleştirmek isteyen, Sevdiği için çalışıp çabalayan bir garip deniz adamlığından (bu arada büyük bir şevkle onu destekliyordum), okuyarak ve gozlemleyerek git gide büyük bir yazar ve düşünür olan Martin'in üzerinde yarattığı o müthiş hayal kırıklığına eşlik etmek beni de benden almayı başarmıştır...
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201892bin okunma
Oğuz Atay'ın en sevdiğim kitabı, ölümsüz eseri Tutunamayanlar için bir inceleme yapamamış olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum uzun zamandır. Kitap benim en sevdiğim kitap, hayatımın romanı fakat onu inceleyebilecek cesareti kendimde bulamadım. Sonunda yeniden okuyup, kendi yorumumla inceleme paylaşmaya karar verdim.
Oğuz Atay kitaba başlarken