Komünizmin çöküşünün, Kruşçev’le başladığı söylenebilir.
Bu çöküş o kadar toptan bir çöküştü ki, insan Kruşçev’in nasıl pervasızca uluslararası topluma meydan okuduğuna şaşıyor, ideolojisinin emperyalist dediği
ülkelerin zayıf noktalarını bulmakta bir köylü içgüdüsüne sahipti. Bir Ortadoğu krizini kışkırttı; Berlin üzerine bir dizi ültimatom verdi; ulusal kurtuluş savaşlarını teşvik etti ve Küba’ya füzeler yerleştirdi. Batı için çok rahatsızlık verecek şeylere neden olduysa da, Sovyetler Birliği için herhangi bir devamlı
kazanç sağlayamadı; çünkü krizleri başlatmakta başarılı olmasına karşılık, bu
krizleri nasıl bitireceğini bilemedi. Ayrıca Batı, bütün kafa karışıklığına karşın
sonunda direndiğinden, Kruşçev’in saldırgan eylemlerinin sonucu, hiçbir devamlı stratejik kazanç sağlayamadığı halde, Sovyet kaynaklarının geniş şekilde harcanması ve Küba füze krizinde büyük ölçüde prestij kaybına uğraması oldu.