Doğuda bir baba vardi
Batı gelmeden önce
Onun oğullari batıya vardı
Birinci oğul batı kapılarında
Büyük törenlerle karşılandı
Sonra onuruna büyük şölen verdiler
Söylevler söylediler babanın onuruna
Gece olup kuştüyü yastıklar arasında
Oğul masmavi şafağin rüyasında
Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri
Öldürdüler onu ve gömdüler
İslam ya da Hristiyanlıktan çok daha eski bir dünya. Batı uygarlığı Dicle ve Fırat arasındaki o bölgeden çıktı. Hammurabi'nin adli yasasını yarattığı, dünyanın en eski hikayesi Gılgamış'ın, İlyada ve İncil' den bin yıl önce yazıldığı yer. Kahramanı M.Ö. 2750'lerde Mezopotamya kenti Uruk'ta hüküm sürmüş tarihi bir kral.
Bizi öldürenler bizi asanlar bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz babamız yaşlarındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere.
Hukuk adına,özgürlük adına,demokrasi adına,
Batı uygarlığı adına bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım,unutma bizi.
Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım,unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz.
Şimdi hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi.
Unutmadık seni...
Haçlı Seferlerinin Ortaçağ Hıristiyanlık dünyasında ticareti geliştirip büyüttüğüne artık hiçbir ciddi tarihçi inanmamaktadır. Aksine, Batı'nın ve özellikle şövalye sınıfının yoksullaşmasına yol açması, Hıristiyanlık dünyasının manevi birliğini sağlamak şöyle dursun, doğmakta olan uluslar arasındaki farklılıkları körüklemesi (diğer pek çok tanıklığın yanısıra Saint-Denis keşişi ve VII. Louis'nin papazı Eudes de Deuil'ün yazdığı ve her bölümünde Almanlar ve Fransızlar arasındaki nefretin biraz daha alevlendiğini dile getiren II. Haçlı Seferinin öyküsünü okumak yeterlidir), Batılılar ile Bizanslılar arasında kesin bir uçurum açması (bir seferden diğerine giderek belirginleşen Latin-Yunan düşmanlığı, 1204'te IV. Haçlı Seferi sırasında Constantinopolis'in Haçlılar tarafından alınması ile sonuçlanacaktır), gelenekleri esnekleştirmek şöyle dursun, kutsal savaş hırsının Haçlıları yolları üzerinde karşılaştıkları Yahudilere karşı katliamlardan her tür kıyım ve yağmalara kadar en korkunç aşırılıklara sürüklemesi (1099 Kudüs, 1204 Constantinopolis kıyım ve yağmaları, yalnız Hıristiyan değil, Müslüman ve Bizanslı vakanüvislerin anlatılarında okunabilir), Haçlı Seferlerinin giderlerini karşılamak bahanesiyle Papalık vergi sisteminin ağırlaştırılması ve akıl almaz endüljans uygulaması ve sonuçta Kutsal Toprakları savunmak ve korumakta yetersiz kalan askerî sınıfların her tür parasal ya da askerî zulüm yapmak üzere Batı'ya çekilmesi, işte bu seferlerin asıl ağır giderleri bunlardır.
Sayfa 77 - Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı: Şubat 2017
SESLENİŞ...
Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık.
Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun
ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük.
Bu koşullar altında, Popper'i en çok ilgilendiren, totaliter fikirlerin çekiciliğini anlamak ve açıklamak ve onları çürütmek için elinden gelen her şeyi yapmak, aynı zamanda da en geniş anlamıyla özgürlüğün değer ve önemini yaymaktı. Bu geniş program, sosyal demokrasi felsefesini-zamanca da rnekanca da en evrensel bir bağlama oturtmaktadır.
Mustafa Kemal'de ulaşılması öngörülen 'amaç' Batı Kültürü ve uygarlığı değildir, 'muasır medeniyet seviyesi'dir. 'Batı kültürü ve uygarlığı' bu amaca ulaşılmak için bir araç olarak önerilmiştir. Asıl istenilen, ulusal bir kültürün, ulusal bir bileşimin yaratılmasıdır.
19. yüzyılda bu kontrol için önemli bir adım atılmıştı: Yüzyılın ortasından itibaren bütün Batı ülkelerinde sadece ulusal para dolaşımı vardı. Önceki yüzyıllarda durum epey farklıydı. Gerek feodal devletlerde gerekse kent devletlerde ya da ulus devletlerde yabancı para yerel parayla birlikte serbestçe ve bol miktarda dolaşıyordu.