Gece olduğu zaman güneş kaybolmamış, dünyanın öteki yüzüne geçmiştir.
Boğaziçi, gönle seslenen coşkun bir şiir, Boğaziçi güler yüzlü bir dost, Boğaziçi konuşulan ve cevap alınan bir arkadaştı.
Reklam
Denizin yüzünü buruşturan rüzgarın, derin sulara hükmü geçmez.
Aziz Nesin'in Markopaşa'da Yayınlanmış İki Öyküsü 1949 Yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk üçü birden Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı gerekçesiyle, Aziz Nesin'e karşı dava açtılar. Dava sonucu Aziz Nesin 6 ay
http://oykuleroykuculer.blogcu.com/aziz-nesin-in-markopasa-da-yayinlanmis-iki-oykusu/194944
222 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Jack amcaya saygım ve hayranlığımın bir kat daha attığı bir kitap. Dünya en güçlü devleti, güneş batmayan imparatorluğun, en ünlü kentinde en fakir kısmında yaşayarak gözlemlemek için, hayatını ve sağlığını riske atarak deneyimlerine bize sunduğu yazılı belgedir bu kitap(Rakamlar kısmında bazı sıkıntıların olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ya Jack amcanın matematiği kötüydü yada yayınevi birkaç hata yaptı. Yayınevi iletişim olunca kesin bir yargıya varamadım.). Ben şahsen böyle bir gözleme kalkıştığımı düşünmek bile titrememe yol açtı. Hatta deli bir anım denk gelir niyetlencek olursam, sağlam bir kalkandan döverek aklıma başıma getirmesinin sözünü aldım. Şimdi, o kadarda değil canım, cümlesini duyar gibiyim. Size şu kadar diyeyim; bizim yoksul sınırında yaşayan insanların, o döneme kıyasla hayat kaliteli baya yüksek. Yedikleri yiyecekler(Daha doğrusu benim bir öğunde yediğim yiyeceğin 1/10'u ile tüm gün geçiriyor ve yedikleri yiyecekler şuan hayvanlara bile vermeyecek kadar kalitesiz.), içtikleri içecekler, yaşadıkları yerler(Evsizlerin durumu daha kötü, kapitalist sistem öyle bir eziyet ediyorki okurken içim parçalanıyordu.), çalıştıkları işler ve saatlere göre aldıkları ücretler o kadar düşük ve kötü ki hala hatırladıkça kötü oluyorum. Jack amcanın bizim gibiler için kullandığı, nazik insanların en azından bir kere okuması ve 16 bölümde dahil olmak üzere sonuna kadar olan kısmı çok iyi irdelenmesi gereken bir kitap. Göz ardı ettiğimiz hayatların en dibini, tüm çıplaklığı ile yüzümüze vurduğu, şimdiye kadar yeraltı dünyası ile ilgili okuduğum kitaplardan en sert etki yapan bir kitap.
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · Alfa Yayınevi · 20203,567 okunma
Her uğradığın musibet,kendi fiili ve kavli hareketlerinin eserleridir.Birinden tokat yerken,kendinin de kime tokat vurduğunu veya vurmak niyetinde olduğunu veyahut başka bir suretle etrafını rencide ettiğini düşün!Düşün.Zira en geniş hazine insanın kendi varlığıdır.Bu,öyle,bir sonsuzluktur ki,şu koskoca dünya onun köşesinde toz zerresi gibi kalır.
Sayfa 18
Reklam
tefekkür
Ey insan,Allah sana akıl vermiş,niçin yaratıldığını düşünmen için.Göz vermiş,her varlıkta onu görmen için.Kulak vermiş,her sadada onu dinlemen için,Allah nerede,ben onu görmüyorum dersen şunu bil ki,o,gizli değildir.Her şey,her gördüğün o... gizlilik yok! Gizlilik de görmezlik de sende...Eğer onu sana göstermeyen şu vücudun kesafetini ortadan kaldıracak olursan,onun gizli olmadığını,bütün mevcudatla kendini göstermiş olduğunu ve senden görünenin de gene o olduğunu kolaylıkla görürsün.Ama her yaratılmışta bu kabiliyeti aramak olmaz.Bir köre,güneşi niçin görmüyorsun,denir mi? İşte bu gibi kimselerin de hakikati görmeyişleri,manevi körlüklerindendir.
Sayfa 23
Sükût
Sus ey safi söyleme,dudağını sözden bağlı tut ve denizin dibi gibi ol ki,gürültü ve dalga,derinliklerde yoktur.Denizin yüzünü buruşturan rüzgarın,derin sulara hükmü geçmez.
Sayfa 37
İnsanın çektiği elem ve gönül darlığı,dünyaya olan iltifat ve bağlılığı nisbetiyle artar.
Sayfa 47
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.