Bir ranza, Bir kış, İncecik bir battaniye, Gözü delik, Çekmeceler, Kalbi kırık bir perde, Camlar sızıntıya meyilliydi, Güneş bir alnıma,
BAŞKA ZAMANIN İNSANLARI
Soğuk, titreyen ellerimle “kar suyunu da geçirmez ağabey” diyerek sattıkları botları çıkarıyorum ayaklarımdan. Parmaklarım hissizleşmiş, kıpkırmızı. Çoraplarımın halini görünce bir gülme tutuyor, bez torbalara dönmüşler. Topuklarıma basa basa sobaya irice iki meşe odunu atıyor soyunuyorum, sıcacık bir duş ne kadar güzel olurdu şimdi. Medeniyetten
Reklam
bir gün beni anlayacaksın sevgili. dizlerinin üzerinde bir battaniye ile, denizi seyrederken pencerenden. ve sırtında örgü bir şal olacak. ki mavi. aklına halil cibran düşecek, cemal safi fısıldayacak kulağına.
bir gün beni anlayacaksın sevgili dizlerinin üzerinde bir battaniye ile denizi seyrederken pencerenden ve sırtında örgü bir şal olacak ki mavi aklına halil cibran düşecek
Metin Baba ve Ragıp
Aralık ayının sonlarına doğru soğuk bir İstanbul sabahından merhaba diyor havada süzülen martılar.Kadıköy’ün rıhtım bölgesinde ufak bir kayığım var,çok uzun zamandır İstanbul’da yaşadım,aslen Aydından göçmüşüz,milyonlarca istanbullunun hikayesidir aslında burada anlatılan.Üç erkek evlat bir sürü torun sahibi oldum ekmeğimi balıkçılıkla
bir gün beni anlayacaksın sevgili dizlerinin üzerinde bir battaniye ile denizi seyrederken pencerenden ve sırtında örgü bir şal olacak ki mavi aklına halil cibran düşecek