bir gün beni anlayacaksın sevgili
dizlerinin üzerinde bir battaniye ile
denizi seyrederken pencerenden
ve sırtında örgü bir şal olacak
ki
mavi
aklına halil cibran düşecek
Aralık ayının sonlarına doğru soğuk bir İstanbul sabahından merhaba diyor havada süzülen martılar.Kadıköy’ün rıhtım bölgesinde ufak bir kayığım var,çok uzun zamandır İstanbul’da yaşadım,aslen Aydından göçmüşüz,milyonlarca istanbullunun hikayesidir aslında burada anlatılan.Üç erkek evlat bir sürü torun sahibi oldum ekmeğimi balıkçılıkla
bir gün beni anlayacaksın sevgili
dizlerinin üzerinde bir battaniye ile
denizi seyrederken pencerenden
ve sırtında örgü bir şal olacak
ki
mavi
aklına halil cibran düşecek
Soğuk, titreyen ellerimle “kar suyunu da geçirmez ağabey” diyerek sattıkları botları çıkarıyorum ayaklarımdan. Parmaklarım hissizleşmiş, kıpkırmızı. Çoraplarımın halini görünce bir gülme tutuyor, bez torbalara dönmüşler. Topuklarıma basa basa sobaya irice iki meşe odunu atıyor soyunuyorum, sıcacık bir duş ne kadar güzel olurdu şimdi. Medeniyetten
Danimarkalılar neden bu kadar mutlu? Mutluluğu etkileyen birçok faktör var tabii ama bu mutluluğun sebebi biraz da yaşam tarzı haline getirdikleri "hygge" kavramı olabilir mi?
Bu kelime Danca "hüge" diye telaffuz ediliyor. Peki ne anlama geliyor bu hygge?
Bizim dilimizde tam olarak karşılığı olmasa da "sadelik, rahatlık ve