Li xortaniyê dema tê zewal
Mêrik dikeve ser darê kopal
Bi saya evî temenê mezin
Êdî li zelam dest dilerizin
Wextê xwarinê firaxa di dest
Te dît ji nişkê kete xwar şikest
Kur diket li ber firaxên malê
Hewl da çû çêkir wî ji bo kalê
Bi tevşiyê xwe kodikeke dar
Ji hingî pê ve di wê da dixwar
Midehek dirêj borî di ser ra
Rojekê mêrik ji kar
Daha fikrî ve tasavvufî olan Tercî-i Bend'e göre Terkib-i Bend, kolay anlaşılır, çok ustalıkla nazm edilmiş hikmetli sözlerle doludur. Neredeyse her beyti, halk arasında atasözü gibi bilinir ve sık sık tekrar edilir. Yalnız, Divan edebiyatında, bu Terkib-i Bend'lere başlarken, ilk bend, bir gelenek olarak içkiden, badeden, meyhaneden filân bahsederek nazm edilir. Edebiyat tarihinde mevcut bütün terkib-i bendler böyledir. Onu için Ziyâ Paşa'da terkibe başlarken:
"Sâkî, getir ol bâdeyi kim, mâye-i candır" diyor ve ilk bendini:
"İç bâde, güzel sev, var ise akl-ı şuûrun,
Dünya var imiş, yâ kî yoğolmuş, ne umurun" diye bitiriyordu. Bu insanlık dışı lâfların, sonraki on bir benddeki yüksek ve hikmetli fikirlerle alâkası yoktur. Ama işte an'âne belâsı bunları yazdırıyor...
Sayfa 337 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Müderris Yozgatlı İhsan Efendi-, Terkib'lerin Girişi ve âki Bey'in Meziyeti, Kaynak YayınlarıKitabı okudu