Fatıma Zehra Öksözoğlu

Çocukları seviyordum. Dünyaya bambaşka bir pencereden bakmalarına, tahmin edilemez hayal güçlerine, hep sevgi dolu ve hep umutlu olabilmelerine hayrandım. İnsan büyüdükçe hayata yenilebiliyor, öğrenilmiş çaresizliğin esiri olabiliyordu. Çocukken tüm sorunların çözümü çok basit görünür, bu basitlik sonsuz bir özgürlük hissiyatı bahşederdi. Büyüdükçe hayatın zorluğuyla yüzleşiyorduk. Değiştiremediğimiz her durumun bizi etkileyip kısıtlamasına izin verirken o hayal gücünü ve sarsılmaz neşeyi yitiriyorduk .
Reklam
Allah ve Resulü'nün rehberliğinde yürütülmüş bir inkılaptır İslâm.
Timaş İnançKitabı okuyor
Mutlu olmadığınız zaman sahip olduklarınızı, Tanrı'nın lütuflarını düşünüp mutlu olun.

Reader Follow Recommendations

See All
... Çünkü aslında iyi olmayı istediğimiz hâlde, bu zor bir iş ve bazen bunu unutup elimizden geleni yapmıyoruz.
Reklam
Yüklerimiz burda, yol önümüzde; iyilik ve mutluluk özlemi bize birçok sıkıntı ve hata arasında rehberlik edip bizi barışa, yani gerçek "Kutsal Şehre" kavuşturacak.
... Küçük Amy de burnunu çekerek söze karıştı. "Bazı kızların bir sürü güzel şeyi olması, diğerlerinin ise hiçbir şeyi olmaması hiç de adil değil." Köşede oturan Beth şu anki hallerinden memnun görünüyordu. "Annemiz var, babamız var, bizler varız, bu yetmez mi?" dedi.
Taş atamasak da Allah'a taşı elimize aldığımızı söyleyeceğiz. Onu atacak kuvvetim olacak mı hiç bilemedim ama elimdeki taş hangi safa ait olduğuma nişanedir.
"İnsan belli yaştan sonra değişmez." Bu, Pasaknaz Teyze'nin en sevdiği cümleydi ve tekrarlayıp dururdu. Gerçekten insan değişmez miydi? Bu kadar zor bir şey miydi değişmek? Pasaknaz Teyze gibi düşünmüyordum. Kulağa sanki yetişkin birinin bahanesi gibi geliyordu bu söz. Bence düşüncelerimiz Her yaşta değişebilirdi.
İlk Genç TimaşKitabı okudu
Çok uzun süre bir katil olarak yaşamanın kötü yanlarından: Kalbimi açacağım tek bir arkadaşım bile yok. Ama zaten başkalarının da gerçekten böyle bir arkadaşı var mı?
Reklam
İnsan çaresizliği en çok, kalbinin istediği şeye imkânları yetersiz geldiğinde hisseder.
İnsan, nelerin üstesinden gelebileceğini ancak hayat üstüne üstüne geldiğinde fark ediyordu. İnsan bir sınavla karşılaştığı an, içinde saklı duran gücü keşfediyordu.
Birini uzun seneler boyunca hiç göremeden, onunla aynı şehrin sokaklarından geçemeden, sesini bir kez olsun duyamadan, ona dokunamadan, konuşurken saçlarının yukarıdan aşağıya doğru hafif hafif sallanışına, yanaklarındaki gamzelerin çukurlanışına, yutkunurken dudaklarının içe doğru katlanışına şahit olamadan, sadece o bu dünyada var diye, o orada duruyor diye sevmek çok kıymetli bir şeydi.
İnsanların birbirlerine iyi gelmesi, birbirini gülümsetebilmesi, bir insanın diğerine kendini evindeymiş gibi hissettirebilmesi nasıl da kıymetliydi.
Fakat Tanpınar diyor ya hani: 'İnsan nelere alışmaz ki...' diye. Eğer ben de o gün, o kazada onlarla birlikte ölmediysem, aldığım nefesin kıymetini bilmeliyim Leyla Hanım. Kadere inanan insanlara çaresiz hissetmek yakışmaz.
255 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.