Yapay zeka yardımı ile şiirimi şarkı yaptım, ki bu ustalık eserim oldu :)
youtu.be/12zlhCkr7Q4?fea...
kulaklarımı duvara dayadım
geçmişten bahsediyor
müzik eşlik ediyor, melankolik
ıslaklık hissediyorum
Öyle anlar gelir ki insan hiç bir şey yapamaz konuşamaz hale gelir belki de bazen yaptıklarından ve kendinden utanır hale gelir bunlardan öğrendikleri ve yapacakları ne kadar ilerleme gösterse de o anlık gelen hayal kırıklığı bazı şeyleri kötü etkilemeye yetiyor.Bir yere ait olamamak ne kadar da kötü hiç bir yerde kendini bulduğuna ve gerçekten hayatındaki kişiyi bulamamak onun değerini her geçen gün daha da azaldığını görüp onun da olmadığını bilmek konuşucak tek bir kelime bile edicek birinin olmamasi nasıl bir his sığınacak tutunacak bir dal ararken tek dalin kendin olduğunu bilmek acıtıyor.Belki de her zaman kendinle kalmamak gerek sadece kendini keşfetmek yada sadece kendi kendine baş etmek olmuyormuş bazen sitem etmek haykırmak ağlamak gerekiyor bir limana sığınmak birine ihtiyaç duymak gerekiyor.Her zaman tek başına olmuyormus her zaman yalnız olmak tek başına olmak ise yaramiyormus bazen her istedigini yapmak bile sana istediğin hissi yasatmiyormus.Dogru zaman doğru konum doğru kişi bunları beklemek mi önemli yoksa bunlari yaratmak mi yada gerçekten inandigin zaman birakmamak mi hangisi hangisini seçmek yapmak kolay ki hayat sürekli bir şekilde bizi tepetaklak edip kendi oyununa getirmiyor mu peki öyleyse ne yapicaz ne halde bir şeyler yapicwz kimiz biz neyiz biz tam olarak ne zaman bulucaz kendimizi ve ne zaman bulucaz gerçek bizi gerçekten biz ben sen o var mı..
İsmail Muğla | Zemheri Gençliğim 🩶
Gerçek hayat hikayelerinden esinlenilen kitapları okumayı sever misiniz? Üstelik bir dönem romanı.
Ana karakterimiz Ramazan Şahin, henüz yirmili yaşlarda bir gençtir. Önünde bitirmesi gereken bir okul ve Ayşe’siyle beraber yürüyeceği uzun bir yol vardır. Ancak son sınıfa geldiğinde işler hiç de planladığı gibi
"Yalnız olmaktan bıktım artık, bıktım her geçen gün daha yalnız, daha yaşlı, daha çirkin olmaktan.bunların başıma geleceğini bilseydim hiç yaşlanmazdım." Yalnızlık seçim mi , bir mecburiyet mi veya kader mi, doğuyor büyüyor yaşlanıyor ölüyoruz . Kader bu bazıları istemese de yalnız kalabiliyor. Jean Louis Fournier de kaderin cilvesi karısını kaybettikten sonra yalnız kalıyor. İki çocuğu engelli doğuyor kızı babadan uzak duruyor. Dünyaca ünlü bir yazar olsan bile,en yakınların ölünce yalnız kalıyor sun . aslında her geçen gün insanlar daha çok yalnızlaşıyor . İki kelime konuşmaya korkan insanlar dolu etraf da, selam vermeye üşenen , suskunluğunu güç zanneden, ciddiyet maskeli tipler dolu dünya da bazen hangisi iyi bilemiyorum yalnız olmak mı olmamak mı arıyor insan yanında biri olmasını istiyor. ne garip milyarlarca insan var ama yalnız kalabiliyor bu dünyada. İçini dökmüş yazar . Müthiş etkileyici
"Burada olmana sevindim," dedi. "Benim de seninle
konuşmaya ihtiyacım var."
Derin, titrek bir nefes aldım. "Önce ben." Kelimeleri
şimdi söylemezsem, bir daha asla söyleyemeyebilirdim.
"Buyur." Cassius süslü kahve makinesinin
düğmelerine basarak her birimize birer içecek hazırlamaya
başladı.
"Bu sabah Gina ile görüştüm. Test yaptırmam
gerekiyordu." Yüzüm ısındı. Kulaklarım çınlamaya başladı
ve ellerim nemlendi. "Cassius, ben... ben hamile olabilirim."
Neredeyse kahve fincanını düşürüyordu. "Olabilir mi?"
Başımı salladım. Tüm vücudum titriyordu. "Erken teşhis
testi yaptırdım ve pozitif çıktı. Ama Gina bazen
yanıldıklarını söyledi."
Cassius Blackwood onunla tanıştığımdan beri ilk kez
şaşkın görünüyordu. Bana bakakaldı. "Daha birkaç gün önce ilk kez seks yaptık."
"Biliyorum. Bu yeni testler bazı şeyleri hemen tespit
edebiliyor," dedim. İçimde bir keder kabardı. Ondan ne
bekleyeceğimi bilmiyordum ama bunun hoş bir haber
olmadığı açıktı.
"Doğum kontrol iğnesi vurulduğunu sanıyordum."
"Yaptım," dedim hemen. "Bütün kızlar yaptı -
sözleşmelerimizi imzaladığımızda yapmak zorundaydık.
Ama Gina her yüz kadından birinin bu iğneyle hamile
kaldığını söyledi."
"Yüz kişiden biri."