"Şimdi ben ne söylesem ki...Ya da
sussam mı sözüm bitene kadar?
"Bir daha mı? Asla!"diye kendime kaçıncı söz verişim kimbilir.
Hani ömrün bittiği gibi sözün de bittiği doğru.
Sevinemezsin gibi geliyor bazen.
Tek doğru,yas tutmak sanki.
Tam hayata dair bir çift söz biriktiriyorsun ,ne oluyorsa artık, hayat boğazında düğümleniyor.
Tam tebessüme meylediyorsun ,bir haber düşüyor güne, tebessüm yüzünde emanet kalıyor.
Tam umutlanıyorsun,bir dal buluyorsun tutunacak, bir bakıyorsun çoktan çatlamış,kırıldı kırılacak.
Hani şu kitleleri uyuşturan programlar, futbol ya da ekonomik gelişmeler, o kadar yavan kalıyor ki.
Repliğini defalarca izlemekten ezberlediğin şeyi izliyorsun yaşam diye bıraktıkları şeyden.
Sonra düşünüyorsun ve daha da üzülüyorsun aldatmanın ve de aldanmanın envai çeşidini izliyorsun çevrende.
Zerreden kürreye aldatan ve aldananların rol yaptığı bir tiyatro sahnesi her yer.
Her şeyin sahtesinin gerçeğiyle bir tutulduğu , samimiyetin samimiyetsizlere kaldığı günleri görmek senin yaşadığın yıllara denk geliyor ne yaparsın!"