Gerçekten de cennet bu değil miydi, aziz bayım: Doğrudan kavrayarak yaşamak? Benim yaşamım böyle oldu işte. Hiçbir zaman yaşamayı öğrenme gereksinimi duymadım. Bu konuda daha doğduğum zaman her şeyi biliyordum. Bazı kimseler vardır, sorunları insanlardan korunmak ya da en azından onlarla anlaşmaktır. Benim için anlaşma yapılmıştı. Gerektiği zaman teklifsiz, zorunlu olunca suskun, hem laubali, hem ciddi bir kimse olarak rahat ilişkiler içindeydim.
Sayfa 24
Deve sidiği meselesi... İnkar ediyorlar ama gün gibi ortada :D
75. Enes b. Mâlik (r.a)’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ukıl veya Urayne kabilesinden bazı kimseler (Medine’ye) gelmişti. Şehrin havası (onlara) iyi gelmedi, (dolayısıyla da karın/mide hastalığına tutuldular.) Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) onlara sağmal develerin bulunduğu yere gidip develerin sütlerinden ve idrarlarından içmelerini emretti. Onlar da (belirtilen yere) gittiler. İyileştiklerinde Hz. Peygamber’in çobanını öldürdüler, hayvanları da önlerine katıp götürdüler. Bu haber, gündüzün başında Medineye ulaştı. Hz. Peygamber hemen peşlerine askeri bir birlik gönderdi. Gün yükseldiğinde onlar (yakalanıp) getirildiler. Hz. Peygamber, (çobanı öldürmelerine kısas olarak) el ve ayaklarının kesilmesini emretti. Gözleri oyulup (Medine’nin dışında taşlık bir arazi olan) Harre’ye atıldılar. İnsanlardan su istiyorlardı, ancak onlara (ölünceye kadar) su verilmedi.”
Sayfa 212
Reklam
.. ne imiş ruh..
İnsan, doğal olarak ruhu her zaman düşündüklerine, sezdik­lerine, hisettiklerine ekler: en değişik ikameler halinde ve ruhsal yapısının özelliklerine göre. Gençlikte ruh, insanın her yaptığı bağlamında yapılanın doğru olup olmadığına ilişkin, belirgin bir güvensizlik duygusudur. Yaşlılıkta, aslında niyetlenilenden ne kadar azının yapılmış olduğunu görmenin verdiği şaşkınlıktır. Bu ikisinin arasında ruhun bir avuntu kaynağı yerine geçtiği de olur; insan tek tek ele aldığında, yaptığı her şeye haklı bir gerekçe bulamasa bile, yine de kendi gözünde basbayağı becerikli ve dürüst herifin tekidir; veya zaten dünya da aslında olması gerektiği gibi değildir; böylece sonunda şu ya da bu nedenle doğru diye nitelendirilemeyecek her şey yine de adil bir denge yerine geçer; ve yine sonunda bazı kimseler, kendilerinde eksik olan parçayı cebinde taşıyan bir Tanrıyı bile düşünürler. Bu bağlamda aşkın özel bir konumu vardır; çünkü bu kuraldışı durumda ikinci yarı da eklenir. Sevilen insan, başka zamanlarda hep bir şeyin eksik olduğu nokta­da durur gibidir. Deyiş yerindeyse ruhlar, dos â dos (iki iki) birleşirler ve bu arada kendi kendilerini de gereksiz kılarlar. Bu yüzden çoğu insan, büyük bir gençlik aşkı geçip gittikten sonra ruhun eksikliğini artık hissetmezler, ve böylece bu delilik hali de aslında yararlı bir top­lumsal görevi yerine getirmiş olur.
Sayfa 317 - YKYKitabı okudu
Bazı kimseler vardır, sorunları insanlardan korunmak ya da en azından onlarla anlaşmaktır.
Bazı kimseler çocuğu yük sayar, kim demiş bunu? Çocuk dünyanın en büyük saadetidir!
Sayfa 105Kitabı okudu
Bazı kimseler de serçe gibidir, akılları hep darıdadır.
Sayfa 73 - Elips KitapKitabı okudu
Reklam
Bazı kimseler için hayatta bir tek kendileri vardır, o kadardır.
Bazı kimseler için ancak şunu söyleyebiliriz: Tanıştık, sevindik. Tanıdık, üzüldük.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.