"Bazı kitaplar Kişinin kendi kalesindeki Bilinmeyen odaların anahtarıdır." Sayf()16 -Aforizmalar
Ey Hidayeti arayan kişi
Her türlü fitnelerin hidayeti arayan kimselerin görüş alanını kapattığı bir dönemde yaşıyoruz. Zifiri karanlık ortalığı kaplamış ve insanlar yollarını bulamayıp sağa sola sapıyorlar. İnsanlar saptıkları yolların onları kurtuluşa götüreceğini sanıyor lakin saptıkları yolun hidayet yolu olduğuna dair ellerinde kuruntudan başka hiç bir delilleri yok.
Reklam
Bazı kitaplar Sadece okunmaz, yaşanır
Elli bin kitaba sahip olan Umberto Eco, ev kütüphaneleri hakkında şunları söylemiştir: “Satın aldığınız tüm kitapları okumak zorunda olduğunuzu düşünmek Aptallıktır, tıpkı okuyabileceklerinden daha fazla kitap satın alanları eleştirmenin aptallık olduğu gibi. Bu, yenilerini almadan önce aldığınız tüm çatal bıçakları, bardakları, tornavidaları ya da matkap uçlarını kullanmanız gerektiğini söylemeye benzer. Hayatta öyle şeyler vardır ki, sadece küçük bir kısmını kullanacak olsak bile her zaman bol miktarda malzemeye sahip olmamız gerekir. Örneğin kitapları ilaç olarak düşünürsek, evde birkaç tane yerine çok sayıda kitap bulundurmanın iyi olduğunu anlarız: kendinizi daha iyi hissetmek istediğinizde 'ilaç dolabına' gider ve bir kitap seçersiniz. Rastgele bir kitap değil, o an için doğru olan kitabı. İşte bu yüzden her zaman bir beslenme seçeneğiniz olmalı! Sadece bir kitap satın alanlar, sadece onu okur ve sonra ondan kurtulurlar. Onlar sadece tüketici zihniyetini kitaplara uygularlar, yani onları bir tüketim ürünü, bir mal olarak görürler. Kitapları sevenler ise kitabın bir metadan başka bir şey olmadığını bilirler.”
Sanrılarıma Sözler #3
Bugün insanlara baktım, kitap kapaklarına bakar gibi. Her biri apayrı hazırlanmıştı. Bazıları ciltliydi bazıları altın yaldızlı süslemelerle kaplanmıştı. Kimisinin yayınevi prestijli, kimisinin yayınevi politik kaygılarla bezenmişti. Bugün kitaplara baktım, insanlara ne kadar benzediklerini fark ettim. Bazıları çok satardı, rağbet görürdü. Bazıları hiç satmazdı tek baskıyla sahaf köşelerinde kurtlanırdı. Bazıları, çocukların çocukluk aşkı olurdu, bazıları anlaşılması zor insanlar tarafından anlaşılırdı. Ama en çok, kapağı güzel olan kitaplar satardı. Çok şey anlatırdı bazı kitaplar, üstlerinde adi bir naylon kaplama olurdu. İnsan dokuntuktan sonra elini yıkamak isterdi. İçlerinde kurumuş, çürümeye yüz tutmuş bir çiçek dalı. Yaprakları toz olup dökülmüş sayfa aralarından. Baskı yılının yanında ise yaşı olurdu bu kitapların. Ne kadar ömürleri kalmış, yapraklarının sarılığından anlaşılırdı. Bugün insanlara baktım, ne güzeldi ciltleri ve ne güzeldi altın yaldızlı kaplamaları. Ama öylesine boştu ki içleri. Baskılarının yeniliğine kaptırmışlardı kendilerini, ömürlerinin sonuna kadar çok satan kalacaklarını sanıyorlardı. Bugün kendime baktım. Zevksiz kapağı ve saygıdeğer bulunmayan yayınevimle, hayata karşı bir başkaldırı. İçimde bir çiçek unutmuşlar, kurumaya yüz tutmuş. Beni de tutan, okuyan eller vardı. Ama en çok kapağı güzel olan kitaplar satardı.
Sarılmanın anatomisi
Kelimelere dökemediğimiz onlarca hissimizi bir eylem ile karşıya geçirebilmemiz mümkün müdür? Bazen bazı anlarda konuşmak gerekmez; konuşmadan anlatmak ister insan hislerini. Gözlerimizin, dudaklarımızın bile hislerimizi dökemediği anlarda devreye girer sarılma eylemi. Öyle bir eylemdir ki sarılmak, düşüncelerimiz ve hissettiklerimiz karşıya
Bazı kitaplar yeteneğini bile köreltir dikkat et
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.