Doğuluların Batı toplumundaki muadilleri, suçlular, deliler, kadınlar ve fakirler (acınacak derecede “yabancı” olanlar) di. Doğuluya bakılmazdı, Doğulu tahlil edilirdi. Vatandaş yahut insan olarak değil, çözümlenecek, çerçeveye alınacak yahut (sömürgeci güçlerin onun toprağında gözü olduğu için) ele geçirilecek bir “sorun” olarak... Mesele şu ki; bir şeyin Doğu'lu olması, tâ baştan, bir değerieyici yargıyı ifade etmektedir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Sual ediyorsunuz: Bazı rivayetlerde vardır ki; "Bid'aların revacı hengâmında ehl-i iman ve takvadan bir kısım suleha, sahabe derecesinde veya daha ziyade efdal olabilir" diye rivayetler vardır. Bu rivayetler sahih midir? Sahih ise, hakikatları nedir? Elcevab: Enbiyadan sonra nev'-i beşerin en efdali sahabe olduğu, Ehl-i Sünnet ve Cemaatın icmaı bir hüccet-i kàtıadır ki; o rivayetlerin sahih kısmı, fazilet-i cüz'iye hakkındadır. Çünki cüz'î fazilette ve hususî bir kemalde, mercuh racihe tereccuh edebilir. Yoksa Sure-i Feth'in âhirinde sitayişkârane tavsifat-ı Rabbaniyeye mazhar ve Tevrat ve İncil ve Kur'anın medh ü senasına mazhar olan sahabelere, fazilet-i külliye nokta-i nazarında yetişilemez. Şu hakikatın pekçok esbab ve hikmetlerinden, şimdilik üç sebebi tazammun eden üç hikmeti beyan edeceğiz: Birinci Hikmet: Sohbet-i Nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zât, senelerle seyr ü sülûke mukabil, hakikatın envârına mazhar olur. Çünki sohbette insibağ ve in'ikas vardır. Malûmdur ki: İn'ikas ve tebaiyetle, o Nur-u A'zam-ı Nübüvvetle beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir. Nasılki, bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyetiyle öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz. İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler sahabe derecesine çıkamıyorlar. Hattâ Celaleddin-i Süyutî gibi, uyanık iken çok defa sohbet-i Nebeviyeye mazhar olan veliler, Resul-i Ekrem (A.S.M.) ile yakazaten görüşseler ve şu âlemde sohbetine müşerref olsalar, yine sahabeye yetişemiyorlar. Çünki Sahabelerin sohbeti, Nübüvvet-i Ahmediye (A.S.M.) nuruyla, yani Nebi olarak onunla sohbet ediyorlar.
Reklam
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Bazı çocuklarımız neden bize sarılır? Bazı çocuklarımız neden bu kadar düzenlidir? Bazı çocuklarımız neden kendi kendine konuşur? Bazı çocuklarımız neden bu kadar hareketli? Eşimiz, çocuklarımız ve iş arkadaşlarımızla yaşadığımız bazı iletişim sorunlarının kaynağı ne olabilir gibi sorularımıza kısmen cevaplar bulacağımız çok faydalı bir eser, öğretmenler ve ebeveynler okuduğunda çocuklarımızı çok daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum... Bu eser sayesinde ana okulu ve sınıf öğretmenlerimiz, çocuklarımızın ileride yaşayacağı muhtemel sorunları veliler ile paylaşarak çocuklarımızın hayatına faydalı dokunuşlar da bulunabilirler...
Öğrenme Stilleri
Öğrenme StilleriAlp Boydak · Beyaz Yayınları · 2008227 okunma
365 syf.
·
Puan vermedi
sevgili yazılmış şeyler ve diğerleri
Her şey yazılmış gibiydi. Bana yazacak hiçbir şey kalmamış gibiydi... Son yağmurlar yağmış, son kuşlar göçmüş, son oyunlar oynanmış gibiydi... Sevgili günlük... Sevgili yazılmış şeyler... Romanlar, şiirler, makaleler, denemeler ve incelemeler... Sevgi günlük... Ne diyorlardı? Türk Edebiyatının İlk Psikolojik Romanı! Gözü sözelcilerin sınıfında
Eylül
EylülMehmet Rauf · Can Yayınları · 202240,1bin okunma
400 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yazarın İsmaililere hayranlık duyduğunu ve bunun üzerine 1968 ten 1998 e kadar İran Suriye Pakistan Afganistan gibi ülkelerde İsmaililerin sosyal yaşamlarını ekonomilerini askeri taktiklerini ve kalelerini bahsetmektedir. Özellikle kalelerini anlatırken matematiksel veriler üzerinde fazlaca durulmuştur. Etkili oldukları dönem 12. ve 13. yüzyıllardır. Farklı yerlerde yaşadıkları için düzenli bir devlet kuramamışlardır. Bilindiği üzere Selçukluların parçalanmasında etkili olmuşlardır. Yazar hayranlığından olsa gerek İsmailileri haddinden fazla överek anlatmıştır hatta kitabın bazı bölümlerinde başlarındaki komutanlarından halife olarak bahsedilmektedir.
Fedailerin Yuvası Alamut
Fedailerin Yuvası AlamutPeter Willey · Yakamoz Yayıncılık · 20191,808 okunma
.... İstanbul pogromu ve yinelenen ırkçılık Unutmayın ki doğada faşizm yoktur, ağaç kuşa nerelisin diye sormaz sadece şarkısını dinler. Yıl 1955, Stavros ve Ali her zaman olduğu gibi selamlaşarak dükkanlarını açıyor birbirlerine hayırlı işler diliyorlardı. Maria ve Gülay ise yeni öğrendikleri nakış modellerini paylaşıyor kahve içerek sohbet
Reklam
1.000 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.