Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir süredir okuduğum kitapların içine o kadar giriyorum ki telefonu elime alıp alıntı paylaşmak çok zor geliyor.
Dijital Kale
Dijital Kale
kitabında o kadar alıntılayacak yer olmasına rağmen sadece üç tane alıntı paylaşmışım mesela. Bu süreçte şunu fark ettim gerçekten bir kitabın içine girdiğimde, olay örgüsü beni sardığında kitabı bırakıp alıntı paylaşmak gerçekten çok zor ve eğer bunu yapıyorsam kitabın içine yeterince girmemişim demektir. Bazı okurlar görüyorum bir alıntısını defalarca paylaşıp binlerce okura ulaşmış. Gerçek bir okur onu kaç kişinin takip ettiğini önemser mi? O zaman akıllara ikinci bir soru geliyor, okuduğumuz kitaplar bizi değiştirmiyorsa, güncellemiyorsa, bize ruhsal olgunluk katmıyorsa, hala üç beş kişinin bizi takip etmesini önemseyip canhıraş bir çabayla takipçi edinmeye çalışmamızı önlemiyorsa ne işe yarıyorlar? Burada da küçük bir güruhun birbirini pohpohlayarak kendini değerli hissetmeye çalıştığını görüyorum. Çok kitap okuyan ama yazım yanlışı yapan( hayır yapılamaz), çok kitap okuyan ama sözcük dağarcığı hala çok kısıtlı olan(nasıl olur), çok kitap okuyan ama hala dar fikirlere sahip insanlar görüyorum. Kitlesel gelişimi güzelleyen, kişisel gelişimi yeren ekole karşı şunu söylemek istiyorum. Kitap okuduğu halde kişisel olarak gelişemeyen bir toplumu kitlesel olarak nasıl geliştireceğiz? “Kendime sorular”
O kadar fazla soru var ki zihnimde, o kadar fazla cevap arıyorum ki... Kayboluyorum çoğu zaman cevap bulmaya çalışırken. Bir yanım hep akışına bırak diyor, bir yanımsa sürekli sorular... Yine buraya yazmıştım 3 ay önce. Belki Allah belki de başka bişey bizi tekrar bir araya getirdi. Seninle tekrar olduğuma inanmak bana çok zor geldi, buna alışabilmek... 6 7 ay boyunca sensiz kalmış bu ruh, bu kalp, bu beden çok şey kaybetti. Şimdi buradasın, geceleri yine senin nefesini duyarak uyuyorum. Geçirdiğim o sensiz döneme kıyasla çok daha iyiyim. Ama... Bazı şeyler o kadar eksik ki... Gözlerine baktığımda bile o eski ışığı göremiyorum. Hemde ona bu kadar ihtiyacım varken... Sana karşı hissettiğim şeyi çok iyi biliyorum, bu fazlasıyla net benim için. Sana tekrardan herşeyimi veririm... İçim bu kadar yanıyorken. Canımı yakmış ve hala yakıyor olmana rağmen, verebilirim. Ama... Çok eksik geliyor herşey. Haklı olduğunu biliyorum, ister istemez eskiyle kıyaslıyorum ve bu beni üzüyor. Ama söylediğim ve hissettiğim bu değil. Ben yokmuş gibi yaşıyor ben yokmuş gibi davranıyorsun. Benimle konuştuğun dakikalarda sesinin, görünüşünün büyüsüne kapılıyorum... O anlarda herşey gidiyor, dünya gidiyor, çevremdekiler gidiyor, hayat duruyor, sen hariç... Çok canımı yakıyo... Değersiz, umursanmayan, gelmeni bekleyen aciz biri olmak...
Reklam
Bahar iyiden iyiye gelirken, umutlarımızın besin kaynağı olan yeşil bir manzaraya hazırlanıyoruz. İnsan baharda daha bir enerjik daha bir melankoliden uzaklaşıyor. Baharda mutluluk hormanlarının daha fazla salgılandığı bilimsel bir gerçek olmuşken, bu gençliği temsil eden mevsimde mutluluğumuza balta vuran bir kaç umutsuzluk kaynağımızdan
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Kitaplar ve kendi kitaplarım hakkında soru ve cevaplarım part 4 :)
Kitaplarla ilgili sorular part 4 Soru 1=Öncelikle kendi yazdığınız hikayelerle ilgili soru soralım.Bir bölümü yazmak ne kadar sürüyor,gerçek hayattan esinleniyor musunuz?Nasıl bir ortam ve ritüeliniz var yazmak için? Öncelikle bir bölümü yazmak yaklaşık iki ya da üç saatte tamamlanıyor benim için.Eğer bölüm için kendime sağlıklı bir zaman
A.T Mühürlenmiş Zaman
Insanoğlu bıkıp usanmadan, kendisiyle dünya arasında bir ilişki kurar, bu dünyayı sahiplenmek, sezgisel olarak algıladığı idealiyle bu dünya arasında bir uyum sağlamak için yanıp tutuşur. Bu isteğin yerine geti- rilemez olması, insanların hoşnutsuzluğunun ve kendi benliğindeki eksikliğin yarattığı acının bitip tükenmeyen bir kaynağını oluşturur.
Reklam
Najla Tammy Kepler İle Hakikat Yolculuğu Üzerine...
Söyleşi: Mahir Kılınç 1971’de, ABD’nin Teksas eyaletinde dindar Hristiyan bir ailenin ilk çocuğu olarak dünya ya geldi. Üniversitede okurken bir Türk öğrencinin ona Allah’ı ve İslâm’ı anlatması ve 40 Hadis kitabını hediye etmesinden sonra İslâmiyet’i araştırmaya başladı. Kitap onun hayatını değiştirdi ve Müslüman oldu. 1994 yılında
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
Diyalektik Politik - Hile, Laiklik, Cahiller, Din
_Kanun ve Adalet_ _John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,
213 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.