Kızlarım Destina ve Eftelya’ya…
Ya aptal ,
Ya Abdal olmak vardı başlarken.
İkiside olamadım oysa ;
Kurtulamadım yine , kimsece görülmeyen düş kalmaktan !
Barış BİLEN
H.Ü. Felsefe Bölümü 1999
Kara saçı, kara kaşı, kara ceketinden de kara gömleği yetmezmiş gibi Şevket konuştukça sanki gözlerinden de karanlık sızıyordu tekinsiz mekâna...
-beChaos-
- İnsan eksik bir varlık.Sanki , rahatça kullanılmak için bilerek eksik bırakılmış gibi.Neyle tamamlıyorsan ona dönüşüyor.Öyle zavallı ki kendini dönüştüğü şey sanıp ; doğruları, kuralları, sınırları, amaçları , olmazları uğruna ölüyor ,öldürüyor... -beChaos-
Cem gözlerini zorla aralamaya çalıştı. Bulanıklık yavaş
yavaş yerini netliğe bıraktığında, bakışlarının karşısında duran;
ölümün kendisini gösterdiği ...
-beChaos-
Merak ve endişeyle dış kapıya kadar gidip kapının deliğinden baktı. Kalbi birden sertleşti, içindeki saklı karanlıktan yüzünü kin bürüdü, gözleri çakmak çakmak oldu. Kapıyı açıp açmamak arasında karar veremedi. Delikten bir daha baktı. Sönen apartman ışığından dolayı karanlıktan başka hiçbir şey görünmüyordu. Sırtı kapıya dayalı, derinlerinden sızıp gözlerinde birikmeye devam eden kinle:
Bekledi.
Bekledi.
Bekledi...
- beChaos -
. Boy aynasında bir süre kendini süzdü. Aynaya yaklaşıp ; sol kaşını ince bir çizgiyle ikiye bölerek yukarı doğru uzanan kaza izini parmaklarıyla takip ettikten sonra ; aynadaki kişinin gözlerine baktı ve şöyle dedi:
—Yaââ Cem Bey, sen planlar yaparken Tanrı gülüyormuş!
. Gizli bir sevinç dudağının kıvrımında gülümseme oldu, devam etti:
—Hadi bakalım !
- beChaos -
Kocaman dünyada, masanın altına sıkışmıştı Aylin. Büzüşmüş bir halde kafasını dizlerine dayamış, ileri geri sallanırken ayaklarının arasındaki şeritleri yanlış boyanmış ayakkabılara bakıp bugün olanları düşünüyordu. Odanın sessizliğini sim kartını çıkardığı telefondan gelen müzik ve mırıldanmaları bozuyordu.
—Ben birini öldürdüm.
—Ben birini öldürdüm.
—Ben birini öldürdüm.
...yaşından değil, yaşlı diye kimseye sözü geçmemişti. Acılı geçecek son
deminde ; refakatçi olarak bir tek Cem’in kalmasını naz makamında dilemiş, ancak razı edebilmişti.
...şimdilerde kraliçelerinin sıkça dediği gibi: atının arkasına attığı kötü kalpli bir sürtükle; kralları onları terk etmiş, cehennemin dibine gitmişti.
-beChaos-
...Tuğba’nın içini eriten ses tonuyla, kulağına en sevdiği şiiri fısıldardı.
”Bakışların ışık mı, saçların sarmaşık mı?
Yıldız mısın, güneş mi; alev misin, ateş mi?”
Kulaktan yol bulan aşkın sıcak nefesi, Tuğba’nın kalbine ulaşır, kanını kaynatırdı. Vücuduna ateş düşen Tuğba, bütün gün onu sabırsızlıkla beklediğini şehvetli dokunuşlarıyla belli eder; Cem, yüzünün her yerini öpücüğe boğarak aşkını serinletirdi.
-beChaos-