Maatteessüf, güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel ahlâkımızı dahi çalmışlar. Güyâ ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revaç bulmadığından darılıp onlara iltica etti ve onların rezaili kendileri içinde revaç bulmadığından, cehaletimizin pazarına getirildi.
Hakikaten sizin harikulâde şecaate istidadınız vardır. Zira beş kuruş gibi bir menfaat veya cüz’î bir haysiyet veya itibari bir şeref veya “falan yiğittir” sözünü işitmek gibi küçük emirlere hayatını istihfaf eden ve ağasının namusunu istizam eden, acaba eğer uyansa, hazinelere değer olan milliyetine,1 binlerce ruhu da olsa istihfaf-ı hayat etmez mi? Elbette hayatını on paraya satan, on liraya binler şevkle verir.
Biz Kürdler, bizde kalbimizin dolusu, belki cesedimiz malâmal, belki inbisat edip şu derelerde dağ olarak tahaccür etmiş kal’amız olan bir şecaat vardır. Ve başımızın dolusu zekâvetimiz var. Ve sinemizi malâmâl edecek gayret vardır. Ve bedenimizi ve azalarımızı dolduracak itaat vardır. Ve dereleri hayatlandıracak ve dağları müzeyyen edecek efradımız var. Neden böyle sefil ve müflis ve zelil kaldık ki, yol üstünde de kaldık. Terakkiye binenler bizi çiğneyip istikbale doğru koşup gidiyorlar. Komşumuz olan milletler bizden az iken, kuvvetleri bizden çok kısa iken üzerimize tetavül ediyorlar?
Ey mü'mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam! Nasıl ki sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz masum ile bir cani var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semavata işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ bir tek masum, dokuz cani olsa yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.