“Semerkand”, “Afrikalı Leo” ve “Tanios Kayası” eserleriyle tanınan Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un 1996 senesinde yayımlanan romanı “Doğu’nun Limanları”, yazarın okuyucuyu sürükleyici bir Doğu-Batı serüvenine çıkardığı anlatımlarından biridir.
Fransa’da bir karşılaşma ile gün yüzüne çıkan İsyan Kitabdar’ın hayatına, bir yabancıya anlatımı sırasında şahit oluruz. Devrik bir Osmanlı sultanının soyundan gelen bu adam, başta hikâyesini paylaşmaya yanaşmasa da senelerce süren bir bekleyişin sonunda, dört gün sonra gerçekleşecek buluşmanın heyecanıyla kendini, tanımadığı bu yabancıya açacaktır.
İstanbul’dan Adana’ya, Lübnan’dan Fransa’ya uzanan bu hikâyede dönemin sosyal ve kültürel atmosferi, Maalouf tarafından tüm etkileyiciliği ile okuyucuya sunulur. İsyan”, bir ülkenin başına gelebilecek en köklü değişimlerin ilk kıvılcımı ve bir babanın evladına verebileceği en garip isimdir. 20. yüzyılın başlarında son günlerini yaşayan Osmanlı İmparatorluğu’nun parça parça koparılan topraklarında başlayan İsyan’ın hayatı, Beyrut ile Fransa arasında aşk ve direnişle geçecektir. Amin Maalouf’un en beğenilen eserlerinden olan “Doğu’nun Limanları”, Osmanlı İmparatorluğunun son devrinden başlayarak I. Dünya Savaşı ve İsrail ve Arap devletleri arasındaki karmaşayı da hikâyenin içine alarak, bu dönemleri İsyan Kitabdar’ın hayatı üzerinden anlatmaktadır.