“Yazık, çok yazık. Sizin için çok üzgünüm, tabii babam için de. Düşman olmanıza rağmen birbirinize o kadar benziyorsunuz ki. İkiniz de nefretinizi yenemeyecek kadar kibirlisiniz, öfkenizin esiri olacak kadar güçsüzsünüz. Yazık, gerçekten çok yazık…”
“Akıl, hayvanlar ve insanlar arasında keskin bir sınır çizer, insandaki ilahi yöne ışık tutar, hatta bir derece gerçekte var olmayan ölümsüzlüğün yerini tutar. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki akıl, elimizde olan yegâne zevk kaynağıdır. Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.”